Orta Doğu Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü mezunlarının e-dergisidir.

Kazakistan'ın Bağımsızlığı

Ana Sayfa

 KAZAKİSTAN`IN BAĞIMSIZLIĞI VE SANATSAL-BİLİMSEL İŞBİRLİĞİ

          Kazakistan`ın bağımsızlığını kazanmasının 9. yıldönümünü hep birlikte kutladık.  Ankara`da Devlet Opera ve Balesi`nin öncülüğünde Devlet Konservatuvarları Mezunları Dayanışma Derneği`nin desteğiyle gerçekleştirilen kutlama etkinliği Kazak sanatçıların sergiledikleri yapıtlardaki düzeyin yüksekliği ile bizleri umutlandırdı.  Yeni bağımsızlığını kazanmış ülkeler ve özellikle Orta Asya Türk Cumhuriyetleri iyi yetişmiş sanatçı ve bilim adamları açısından çok zengin.  Özellikle kadınların bu alanlardaki konumu pek çok Batı ülkesinin de ilerisinde.  Kutlama gecesinde gördüklerimiz bu durumu bir kez daha kanıtlar nitelikteydi.  Kazak dostlarımız ortak kültüre dayalı geçmişimizi çok sesli müziğe ve yerel çalgılara taşıyarak en üst düzeyde sundular bizlere.  Dede Korkutumuzun kopuzunda seslendirilen parçalar sanatın evrenselliğini kanıtlarcasına hem ortak kültürümüzün hem de seçkin batılı müzisyenlerin insanlığa armağan ettiği yapıtlardı.  Kazak sanatçıların ülkelerindeki çok yoksun ekonomik koşullara karşın bu gecenin gelirini ülkemizdeki depremzedelere bağışlamaları soylu bir davranış örneği olarak daima anımsanacaktır.

          Değerli aydınlarımız, düşünürlerimiz ve çok yakınlarda yitirdiğimiz Sn. Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı`nın da pek çok kez dile getirdiği gibi 12 Eylül 1980`den sonra ülkemizde dış destekle Atatürkçü (Kemalist) düşünce sisteminin yerine çağdaş uygarlık düzeyine erişmemize engel olan ve bu değerler bütününü yadsıyan bir biçimde ümmetçilik-ırkçılık sentezi (Türk-İslam sentezi) oturtulmaya çalışıldı.  Benzer biçimde Orta Asya ülkeleriyle ilişkilerimiz yine aynı batı ülkelerinin desteğiyle Türk-İslam sentezine dayalı olarak geliştirildi.  Ne yazık ki çoğunlukla ilkel toplumlar arasındaki ilişkilere benzer bir biçimde çıkarcılığa, kabile, aşiret düzeyinde ve tarikatlara dayalı bir işbirliğine yönelik olarak yürütülmeye çalışıldı ilişkilerimiz geçen ve yitirilen bu on yıl süresince. 

Oysa bu ülkelerdeki gerek toplumsal gerek sanatsal ve bilimsel gelişmişlik düzeyinin Kazakistan örneğinde olduğu gibi daha ilk günden beri hiç azımsanmaması gerekirdi.  Nitekim Orta Asya Bilimler Akademileri arasında bu yıl ilk kez düzenlenen ve her yıl yinelenecek olan Bilim Akademileri arasında işbirliğinin geliştirilmesine yönelik toplantı, bu ülkelerin Akademi geçmişlerinin 50 ila 70 yıllık bir tarihsel birikime dayalı olduğunu ortaya çıkarken bizim akademimizin çok yeni ve daha 7 yıl önce büyük zorluklarla ancak kurulabilmiş olduğunu göstermekteydi.  Bu bağlamda tamamını veya çoğunluğunu müslümanların oluşturduğu ülkeler arasında Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ve Türkiyemiz dışında hemen hemen hiçbirinde Bilimler Akademisinin olmaması düşündürücüdür.  Gerek Kazak Bilimler Akademisi başkanının ve gerekse Türkiye Bilimler Akademisi`nin ilk başkanının birer kadın bilimci olduğuna dikkat edilirse Atatürk Türkiye`sine yaraşır bir işbirliğine öncülük yaptığımız çok daha iyi bir biçimde anlaşılacaktır sanırım.  Bu bağlamda büyük umutlarla bir süre çalışmaları içerisinde yer aldığımız Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı (TİKA)`nın yakın zamanda Orta Asya Bilimler Akademileri ile ortaklaşa yürütülen bu çalışmalarda Türkiye Bilimler Akademisi`nden sakındığı desteği Kazakistan`ın bağımsızlık gecesinde düzenlenen ve son derece üst düzeyde gerçekleştirilen kutlama etkinliğinde sakınmamış olmasını sevinçle karşıladık.

          Kazakistan`ın bağımsızlığını bir kez daha kutlarken eğitsel, sosyal, kültürel ve ekonomik ilişkilerimizin çağdaş toplumlara yaraşır düzeyde gerçekleştirilmesi bundan sonraki etkinlikler bağlamında da en büyük dileğimiz.  Unutmayalım ki bu kadar yakın ilişkilerimiz olan Orta Asya Türk Cumhuriyetleri hâlâ kendi Cumhuriyetimizin ve ulusal devletimizin kuruluşuna benzer biçimde imparatorluğa benzer bir yapıdan bağımsızlıklarını kazanarak ulusal devletlerini kurma süreci içerisindedirler.  Bu bağlamda ilişkilerimizin “Çağdaş Uygarlık Düzeyine” uygun bir biçimde her türlü ilkellikten arınmış olması, sosyo-ekonomik açıdan yoksun olana öncelik tanıyan çağdaş ulus devletler ve halklar arasındaki eşitliğe, dostluğa ve kardeşliğe dayalı olarak sürdürülmesi kuşkusuz Cumhuriyetimizin ve ulusal devletimizin kurucusu ulu önder Atatürk`ün Türkiyesi`ne yaraşan olacaktır. 

Sanat

 

Ana Sayfa

Sanat