Orta Doğu Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü mezunlarının e-dergisidir.

Birleşmeler ve Devralmalar

Ana Sayfa

Birleşmeler ve Devralmalar

Özer T. YENİAY

Birleşen şirketler, devralan şirketler, devralınan şirketler. Son zamanlarda gazetelerde görmeye alıştığımız tarzda haberler. Dünya devi bankalar birleşiyor. Pazar lideri telekomünikasyon şirketleri birbirlerini devralmak için savaş veriyor. Toplam geçmişi belki de 10 yılı geçmeyen internet şirketleri ile dünyanın en büyük yayıncılık şirketleri birleşiyor. Bunlar dünyada olanlar. Türkiye’de de bankaların, holdinglerin, grupların birleşmeleri tartışılıyor. Her ne kadar şu an için sadece gazete haberi olarak olsa da.

Şirket birleşmeleri/devralmaları, dünyadaki kullanımıyla “Mergers and Acquisitions” ya da  kısaltılmış şekliyle “M&A”, küresel ekonomide zaman zaman önem kazanmakta, zaman zaman önemini yitirmekte. Geride bıraktığımız 20. yüzyıl incelendiğinde 1920’lerde 1960’ların ikinci yarısında, 1980’lerde ve 1990’ların sonunda birleşme/devralmaların önem kazandığını görüyoruz. Her dönemin uygulamaları, birleşme tipleri ve sektörleri, doğal olarak, farklılık gösterse de.

Daha babamın portakalda vitamin dahi olmadığı dönemlere bakmak yerine kendimize daha yakın dönem ve ekonomileri anlamak için 1990’ların son yarısında Avrupa Birliği’nde gerçekleşen birleşme/devralmalara bakıldığında şunlar söylenebilir:

Avrupa Birliği’nde 1.5 trilyon doları 1999’da olmak üzere son üç yıldaki birleşmeler 2.8 trilyon dolar olmuştur. Bunların,

900 milyar doları sanayide,

500 milyar doları bankacılık ve sigortacılıkta,

250 milyar doları da hizmet sektöründe gerçekleşmiştir.

 

20. yüzyılın sonunda en büyük artış sanayi ve banka/sigorta sektöründe olmuştur.

Birleşme/Devralmaları Etkileyen Faktörler

Peki bu birleşme/devralmaları etkileyen faktörler nelerdir?

Öncelikle söylenebilecek etken ekonomik gelişmeler ve istikrar programlarıdır. 1941 yılında (daha babam portakalda vitamin ama) yayınlanan “The Pure Theory of Capital” adlı kitabında Hayek oldukça önemli bir savda bulunmuştur:
“Faiz oranlarındaki küçük değişmeler üretimin organizasyonunda önemli değişikliklere neden olabilir”

Hayek’in bu savını faiz oranları özelinden çıkarıp girdileri etkileyen her türlü fiyat için genellemek yanlış olmayacaktır.
İkinci olarak, küreselleşme birleşme/devralmaları etkileyen önemli bir faktördür. Şöyle özetlemeye çalışırsak “Küresel ekonomi ve yarattığı gelişmeler ekonomik hayatta yeni tanımlamalar ortaya çıkarır, yeniden yapılanma ihtiyacını doğurur ve birleşme/devralmaları etkiler.”
Küreselleşmenin ekonomik boyutu, genel kanının aksine çok yeni değil. 20. yüzyıl başlarında (neredeyse dedeme takılacağız) yaşanan 1. Dünya Savaşı öncesinde de küresel ekonominin varlığı görülmektedir. Üstelik mal ve sermaye hareketlerinin miktarı ve göreceli payı açısından bakıldığında bugün varolan ile kıyaslanabilecek bir küresel/uluslararası ekonominin varlığından  bahsedilebilir.
2. Dünya Savaşı sonrasında kurulan çift kutuplu uluslararası ekonomik sistem de aslında küresel ekonomiyi esas alan bir sistemdir.
Günümüzde ise çok farklı bir küresel ekonomi vardır. Bireysel ülkelerin ve ekonomilerinin oluşturduğu sistem, yerini tek bir küresel ekonomiye bırakmaktadır. 1973’lerde başlayıp 1990’larda hızlanan bu olgu tek bir hareketle değil bir sürecin sonucu olarak ortaya çıkmıştır. 20. yüzyılın sonlarında hızla aktifleşen serbest ticaret bölgeleri ve serbest ticaret anlaşmaları (NAFTA, PAFTA, Gümrük Birlikleri) bu sürecin önemli göstergeleridir.
Birleşme/devralmaları etkileyen üçüncü faktör olarak da teknolojik gelişmeler sayılabilir. Yine özetlemek gerekirse “İş süreçlerinin değişmesine sebep olan teknolojik gelişmeler yeniden yapılanma ihtiyacını doğurur. Bu yeniden yapılanma ihtiyaçları da birleşme/devralmaları etkiler.”

Günümüz küresel ekonomisini diğer dönemlerden ayıran en önemli etken ekonomik engellerin kalkmış olması değil teknik/teknolojik engellerin ortadan kalkmış olmasıdır. Teknik/teknolojik engellerin ortadan kalkması zaman ve mesafe kavramlarını değiştirmiştir. Bu değişimin en büyük sebebi ise haberleşme, ulaştırma ve bilgi işlem teknolojilerinde yaşanan gelişmelerdir. Her geçen gün daha yaygın olarak kullanılan, her geçen gün daha ucuzlayan bu teknolojiler dünya ekonomisini etkileyerek birbirinden farklı ekonomik sistemlerin yaşaması olanağını ortadan kaldırmıştır. Küresel ekonomide artık iş günü, mesai saati kavramları yerine 52*7*24 zaman boyutu kullanılmaktadır. Yani yılın 52 haftası, haftanın 7 günü, günün 24 saati müşterilerle ve piyasalarla ilişki içinde olmak.
Bu teknolojik gelişmelerin sonucu olarak hem kamu yönetimlerinde hem de şirketler kesiminde kavramlar, yönetim yöntemleri ve yaklaşımları büyük ölçüde değişmiştir. Bilgisayar, televizyon, telefon ve internet ağlarını birleştirdiğinizde tüm süreçlerde devrim niteliğinde değişiklikler yapılabilmektedir. Telefon bankacılığı, Internet bankacılığı, e-tailing (internet üzerinden perakendecilik), internet üzerinden pasaport başvuruları, internet üzerinden tapu kayıt takipleri bu değişimlere örnekler olarak verilebilir.

Birleşme/devralmaları etkileyen diğer faktörler ise şöyle sıralanabilir:

Moda

Sermaye piyasalarının gelişmesi

Deregülasyon

“Winner takes it all” düşüncesi

  Birleşme/Devralmaların Nedenleri

Bunlar birleşme/devralmaları etkileyen faktörler. Peki birleşme/devralma düşüncesinin sermayedarlarda, yönetim kadrolarında tartışılmasını ve gerçekleştirilmesini sağlayan nedenler neler?

Konuya sizi de katıp, yazıyı interaktif şekile sokacak bir soru sorayım. İsterseniz bu nedenlerin uzun uzun üzerinden geçmektense sıralayalım. Zaten açıklamaları isimlerinde gizli. Ne dersiniz? (Cevap alınması beklenmeyen, sadece geçiş taksimi olarak nitelendirilen sorulardan bir tane. Hem yazıyı okuyana katılım duygusunu da veriyor.)

1.       Ölçek ekonomilerinden yararlanmak (economies of scale)

2.       Çeşitlendirme ve faaliyet ekonomilerinden yararlanmak

3.       Teknolojik gelişmelerin yarattığı etkilere karşı koyabilmek

4.       Rekabet

5.       Sermaye piyasalarının baskısı

6.       Vergi kalkanları yaratabilmek

7.       Moda ve yöneticilerin rolü

8.       Fon fazlalarını değerlendirmek

9.       Yasal düzenlemelerden kaynaklanan kısıtlamaları aşmak

10.   “Too big to fail” olgusundan yararlanmak. (Türkçesini bulamadığım için özür dilerim)

11.   Kriz ve sonuçlar

 

Devamı var


Gündem

 

Ana Sayfa

Ülke Gündemi