Yöneylem
Araştırması Üzerine Kısa Mesajlar
Yöneylem araştırması ne yapmak istiyor? YA insan topluluklarını,
insan pratiğini rasyonelleştirmeyi hedefliyor. Hedefleyerek yola
çıkıyor. İnsan pratiği rasyonalize edilir mi? YA'nın bu
cesareti insanın ağzını açık bırakıyor. YA modernite mantığını
sonuna dek zorlarken ne yaptığının, neye kalkıştığının
galiba farkında değil. Belki değil ama şöyle de diyebiliriz: böyle
şanlı bir yolda yürümek ayıp değildir.
YA insan pratiğini sorgulayacak. Buna ne doğa bilimleri ne de
sosyal bilimler cesaret edebilirken YA ediyor. Bu pek ağır ve
kahramanlık gerektiren bir görev; yetenek ister, yürek ister,
insanın başını derde sokar. Ama bir seçenek daha var:
boyumuzdan büyük işlere girişerek sorgulayacağımız yere
sorguluyormuş gibi de yapabiliriz. Üstelik 'miş gibi yapmayı
okulda öğretmek de mümkün.
Insan topluluklarının nihai sorunu ahlak sorunudur. Ahlakın bizim
işimizle ne ilgisi var? Şöyle var: sistemin sınırlarını çizmek,
farkında olmasak da, her zaman ahlaki bir seçim değil mi? Sistem
yaklaşımı ahlakla hesaplaşmak demektir. Sistem yaklaşımı başımızın
belasıdır. Bizi elle tutulur bir sonuca götürmeyeceği kesin
olarak bellidir. Sistem yaklaşımından kurtulabilirsek hepimiz
bilgisayar operatörü, pazarlama memuru ve yönetici sekreteri
olabiliriz. Bölümde okuttuğumuz "system design"
dersinin amacı işte bu mesajı iletmektir.
Beladan uzak durmanın neyse ki garantili yolları da var. Bunlardan
her zaman geçerli olan bir tanesi TOC'dir. O zaman sadece bir kez
ahlaki seçim yapmak yeterli oluyor. TOC'e teslim olanlar
teslimiyeti bilerek seçmişlerse onlara bir şey söylemeye hakkımız
olmasa gerekir.
Optimizasyon bir absürdite mi yoksa küstahlık mı? M/M/1 kuyruğu
neyin kuyruğudur? Matematiksel modeller sırtımıza yüklenen ağır
bir miras ve biliyoruz ki hepsi bastan sona yalan. Ama yalanlarımızdan
korkmayalım. Insan pratiği zaten neyin yalan neyin doğru olduğunu
anlamaya uğraşan sonu gelmez bir çaba değil mi? Bizimki de böyle
umarsız bir çaba işte. Modellerimizin bize fısıldadıkları
yalanları dinlemeden gerçeğe ulaşamayız; kahraman hiç olamayız.
(Işte o zaman ERP danışmanlığı yaparak zengin olmaya mecbur
kalabiliriz).
Belki de endüstri mühendisleri kahraman olmak istemiyorlar. Diğer
mühendislerle aynı mütevazı kaderi paylaşmayı arzuluyorlar.
Kahramanlık zor meslek; kimse de bunu öğretemez. Endüstri mühendislerinin
çoğu hadlerini biliyor, ellerinden bir iş gelsin istiyorlar. Bana
sorarsanız üniversitelerimiz de aynı görüşte. Dünyayı değiştirmek
bize göre değil. Bunları biliyorum da şunu da merak etmekten
geri duramıyorum: kahramanlıktan büsbütün vazgeçersek
yitirecek neyimiz kalacak? Kahramanlığı bırakıp huzura kavuşalım
derken evdeki bulgurdan olmayalım?
Bu mesajlar karışmaya başladı. YA üzerine yazacağımı ilan
etmiştim ama görüyorsunuz düşüncelerim biraz karışık. En
iyisi isi iyice karıştırmadan bu mesajlara burada son vermek.
Hepinize sevgiler.
Çağlar.
~~~~~~~~~~
Çağlar Güven
Endüstri Mühendisliği Bölümü - ODTÜ
Tel: (312) 210 2275
e_posta:
cguven@ie.metu.edu.tr
|
Birikimler |