Orta Doğu Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü mezunlarının e-dergisidir.

EM Eğitimi

Ana Sayfa

Endüstri Mühendisliği Dersleri ve İş Hayatı

Sayın liste üyeleri,
Uzun bir süredir sessiz ve biraz da geriden listeyi takip ediyorum, doğrusu takip etmeye çalışıyorum. Ve uzun zamandır kafamda söylemek istediklerim var, belki biraz alevli tartışma yaratabilir ama ben yine de aklımda geçenleri paylaşmak istedim. Hele bir süredir devam eden dersler hakkında yorumları görünce açıkçası cesaretlendim.

Yazdıklarım bir ölçüde bölüm derslerini veya genel bir eleştiri olarak algılanabilir. Ama ben konular tartışıldıkça daha iyiye varılacağını düşündüğüm için bizden sonraki öğrencilere daha faydalı olmak için düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istedim. Bakalım sizlerin yorumu ne olacak.

Gerçek hayatın kuralları farklı
Belki bu yalnız benim için geçerlidir ama olsun, 4 yıl boyunca öğrendiğimiz teori çok çok iyi bir altyapı olabilir ama pratiklik bakımından çok çok eksik. Tamam belki pratiği çalıştığınız şirketlerde göreceksiniz veya projelerle görmeliydiniz diyeceksiniz ama cidden aradaki uçurum aşırı fazla. Ve bu bir dönemlik seminer dersleri ile kapanacak gibi değil. Çünkü bizler üniversiteden mezun olunca umut yüklü, hırslı, azimli, birçok şeyin idealini bildiğimizi sanarak çıkıyoruz. Gerçek hayat ise bambaşka. Kurallar farklı burada. Belki P&G gibi nadir çok uluslu şirketlerde öğrendiklerimizi üniversitede gördüğümüz gibi kullanabiliriz, ama gerisinin kuralları bambaşka ve öğrendiklerimizin bu dünyada faydası sadece görüş açımızı artırmaktan öteye gidemiyor. Bu da yeter aslında. Ama benim gönlüm daha fazlasını istiyor nedense. Geçenler de bir gün bir müşterimiz bana “Amaç bak,” dedi, “Ben işletme mezunuyum; ama tüm öğrendiklerimi hiç mi hiç kullanmadım. Sen yeni çalışmaya başladın, mühendissin belki öğrendiklerini kullanırsın ama iş hayatı öğrendiklerinden çok farklıdır, onları unut, bu kuralları bir an önce öğren.” dedi. Ve sanırım çok haklı.

Müşteri, üretim programını değiştiriyor!
Belki şu anda yaşamış olduğumuz ekonomik krizin de etkisi ile ben açıkçası öğrendiklerimi çok büyük bir oranda kullanamıyorum. Ama aldığım eğitimin katkısıyla olaylara daha geniş açılardan bakıp değerlendirebiliyorum. Bu bile büyük bir nimet belki de. Niye mi kullanamıyorum öğrendikleri mi? Çünkü, ortada iş yok, müşteri sayısı az, rekabet çok, böyle bir ortamda gidip müşterinizin siparişi için “Efendim ben üç günlük plan yaptım, programımı değiştiremem.” deme şansınız yok. Ne yaparsınız? Bunun sonucu üretim programı gün içinde bile defalarca değişiyor. O zaman gördüğümüz üretim planlama derslerinin bu kadar değişken bir ortamda nasıl uygulanabilir olduğu sorusu gündeme geliyor ki ben bu sorunun cevabını henüz bulamadım ne yazık ki. Türkiye’de ayakta kalmanın en güzel metodu flexible olmaktan geçiyor. Yoksa rekabet karşısında müşterilerinize hayır deyince hemen kaçıp gidiyorlar başkalarına. Böyle olunca üretim planı hak getire tabii ki....

Neyse başka şeylerden bahsederken olay dertleşmeye dönüyor...Bunu başka bir e-mailde yazarım.....

Dersler ve iş hayatı bağlamında birkaç eleştiri ve hemen aklıma gelen önerim olacak. Mesela derslerimiz hep teoriye yönelik. Bu teorinin içinde acaba bu ders programları içinde bir veya iki saati; o dersle ilgili bir eski mezun veya konuyu pratik uygulayan bir meslektaşımız gelse ve gerçek dünyada neler oluyor anlatsa sizce nasıl olur? Yeni öğrenciler biraz daha pratikte neler olduğunu görmezler mi?

Büyük firma stajları yanıltıcı oluyor; her yer öyle değil
Genelde ODTÜ'nün ve öğrencilerinin idealistliğinden gelen ve buna bağlı olarak bölümümüzün de nasibini aldığı bir başka husus da; stajlarda, dersler kapsamında zaman zaman yapılmaya çalışılan ve son yıllarda Verimlilik Topluluğu’nun düzenlemeye çalıştığı Teknik Gezilerde ( aynı hatayı bizim zamanımızda biz de yaptık) sektörün en iyi, Türkiye’nin önde gelen firmalarına ziyaretlerde ortaya çıkmakta. Böylece en iyi firmaları gezen arkadaşlarımız Türkiye genelinde herşeyin böyle güzel olduğunu düşünüyorlar. Oysa Türkiye genelinde sanayi çok farklı temellerde hayatiyetini devam ettirmekte. Bunu da ancak gerçek anlamda çalışmaya başlayınca, ki bir çoğumuz Türkiye’nin en gözde şirketlerinde çalışma imkanı da bulamıyoruz bence, anlıyoruz. İşte bu ortamda genel Endüstri Mühendisliği güzel ve sağlam bir alt yapı oluşturuyor ama ben öğrendiklerimi daha fazla uygulamak istedikçe bunların zorluklarını farkediyorum ve o zaman ister istemez üniversite hayatım boyunca öğrendiklerimin yanında daha pratiğe yönelik bilgileri nasıl elde edebilirdim diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum.

Bunun cevabı belki stajlar olabilir. Orada şu sorun ortaya çıkıyor, Türkiye’de stajyer öğrencileri cidden işin içine sokan şirket sayısı çok çok az. O zaman staj sadece bize verilen soruların cevapları araştırmaya yarayan, soruların bence biraz da gerçeklerden uzak olması nedeniyle çoğu zaman cevapsız kaldığı bir staja dönüp olay esas amacından çıkıyor. Yukarıdaki sorunun bir cevabı da öğrenim hayatı boyunca yaptığımız projeler olabilir. Bunda da hiçbir projeyi uygulama ihtimalimiz olmadığı için yapmayı düşündüklerimizin ne kadar uygulanabilir olduğu veya zaten uygulanmayacağı için daha uçuk ve uygulanabilir olmayan maliyet analizi yapılmamış çözümler getirildiği başka bir gerçek bence.

Şöyle bir geriye dönüp yazdıklarımı okuyunca Bölümde eleştirmedik yan bırakmamışım ve her zaman olan, yanlış anlamaların tekrarlanmasını istemediğim için biraz açıklama ihtiyacı duydum.

Yiğidi öldür, hakkını yeme
ODTÜ Endüstri Mühendisliği’nde. aldığım hiçbir ders için şu anda pişman değilim. Beni iş hayatına birçok bölüme göre iyi hazırladığını düşünüyorum. Ne kadar teorik de olsa, ne kadar bire bir olarak uygulamasam da, oldukça iyi bir eğitim aldım ve iş hayatında başarılı olmak için bana iyi bir altyapı sağladı. Emeği geçen herkese içten teşekkürler. Amacım; her zaman biraz daha iyiye gitmesini arzuladığım Bölümümüzün eğitiminde kendimce hatalı olduğunu düşündüğüm yanları tartışmaya açmaktı. Teorinin yanında birazda gerçek anlamda pratik uygulama olmasının yararını savunmaya çalıştım. Bunu nasıl başarabiliriz bunu da tartışmak gerektiği kesin.

Hırsla, azimle, kimi zaman yüksek ideallerle dolu olarak mezun olan yeni endüstri mühendislerinin daha çabuk zamanda oyunun kurallarını kavrayıp çalıştıkları şirketleri kendi istedikleri yerlere çekmek için daha az yıpranak çalışmalarını istiyorum.

Çalışmaya başladıktan 3 ay sonra kendimi bir boşlukta buldum, yoğun iş temposuna rağmen. Kendime “Bugün ne öğrendim. Bugün neyi başardım.” gibi sorular soruyordum. Yaptığım işten sıkılmıştım. Yeni bir şeylere başlamak istiyordum. Bir baktım ki sadece ben böyle değilim, birçok arkadaşım benim gibi düşünüyor. Mantıken de olay çok basit. Hepimiz, Bölümde 3-4 ayda bir bir proje teslim etmeye, bir dönemi bitirmeye alışmışız. İş hayatı ise daha uzun bir maraton. Hiçbir işveren 3 aydan sonra sizin görevinizi değiştirmiyor. Siz de daha yeni olduğunuz için değişik bir proje üretip işverenin karşısına çıkamıyorsunuz. Çıksanız bile zaten size verilen görev bitmeden yeni bir göreve atlamak olmuyor. İş hayatında hiçbir şey uygulamaya geçip öyle 3 ayda olmuyor çünkü. Şimdi keşke bu tip bilgileri okuldayken anlayıp iş hayatına atılsaydım diye düşünüyorum.

Her neyse, çok uzadı bu e-mail. Yazdıklarımı okumaya katlandığınız için teşekkürler, herşey gönlünüzce olsun.

Amaç Öner '97

PS: Umarım birçoğunuzu mezunlar gününde görürüm; inanın, yazılarını okuduğum ve eskiden tanıdığım ve tanımadığım sizleri görmek oldukça ilginç olacak benim için...:)

Amaç Öner
amaç_oner@hotmail.com


End. Muh. dersleri ve is hayati [METU-IE-ALUMNI:1251]
Date: Sun, 30 May 1999 05:16:09 PDT
From: "amac oner" <amac_oner@hotmail.com>
Reply-To: metu-ie-alumni@metu.edu.tr
To: metu-ie-alumni@metu.edu.tr

Birikimler

EM Eğitimi

Ana Sayfa

Birikimler    EM Eğitimi