Sivil Toplum Kuruluşlarında Liderin Başarıya Etkisi ve
Kurumsallaşma
Müjgan ÇETİN
Küresel ekonominin sosyal, kültürel
ve siyasal hayatımıza etkileri, son on yıl içerisinde Sivil
Toplum Kuruluş’larının da hızla artan etkinlikleri ile tanışmamıza
yol açmıştır. Gönüllülük temeli ile toplumda bazı norm ve
kuralların yerleşmesini sağlamak amacıyla kurulmuş olan bu
kuruluşlar, Marmara Deprem’inden sonra etkinliklerini ve
etkilerini daha da arttırmaya başlamıştır. Özel ve kamu kuruluşların
yönetim sistem ve stillerinden farklılık gösteren bu kuruluşlarda
kurumsallaşma henüz yeni başlamıştır. Kurucu lider etkisinin sürdüğü
Sivil Toplum Kuruluşlarında , liderler faaliyet ve başarılarının
tutarlı bir şekilde devam edeceğini düşünse bile, kurumsal
mekanizma ve sistemlerin henüz kurulmamış olduğu görülmektedir.
Giriş :
Gönüllülük temeli ile toplumda
bazı norm ve kuralların yerleşmesini sağlamak amacıyla oluşan
bu kuruluşları sivil toplum kuruluşları (STK) olarak adlandırabiliriz.
Bu norm ve kurallar, insani yaşamı ilgilendiren tüm alanları
olduğu gibi, kültürel, siyasi ve iktisadi konuları da
kapsamaktadır. Aynı zamanda, STK’ların ulusal, bölgesel veya
yerel sorunlar yanında ulus sınırlarını aşan hedefleri de
bulunmaktadır.
Bu çalışmanın amacı, değişik
konularda faaliyet gösteren STK ların, toplumsal etkilerine ve başarılarına
katkısı olan liderlerinin, yaklaşımını ve kurumsallaşmaya
etkilerini değerlendirmektir.
Ekonomik küreselleşmenin hızlanması,
buna parelel olarak, siyasal planda ulus-devletin üstünde yer alan
siyasal oluşumların gücünün artmasıyla, son on yıl içerisinde
STK lar yeni bir boyut kazanmaya başlamıştır (İnsel, 2000). Dünya
Ticaret Örgütü’nün Seattle zirvesinde pazarlığa oturmasalar
da STK’lar güçlerini gövde gösterisi yaparak ortaya koymuştur
(Oğuz, 1999). Marmara depremi, STK ları daha bilinçli ve işlevsel
bir faaliyet içerisine itmiş, yeni iletişim tekniklerininin
kullanımının artmasıyla da STK lar arasındaki ilişki ve
koordinasyon eskisine nazaran hız ve yaygınlık kazanmıştır.
Marmara depremi nedeni ile içerisinde bulunduğum gönüllü çalışmalar,
beni başarılı STK lar ve başarılı olmayan STK lar arasındaki
farkı anlamaya ve bu konuda çalışmaya itmiştir. İnsanlık
yararına hizmet götüren ve 648 şubesi bulunan bir STK’nın şubeleri
içerisinde başarılı (üye sayısı, bütçe büyüklüğü,
faaliyet veya proje sayısı, toplumsal etkinliği açısından )
olarak bilinen 10 şube başkanı ve 2 değişik konuda faaliyet gösteren
STK lideri ile derinlemesine görüşmeler yapılmıştır. Elde
edilen bulgular ışığında ‘STK Kurumsallaşma Anketi’ hazırlanmıştır.
Ülkemizde yaklaşık 100.000 STK olduğu (dernek, vakıf, sendika,
birlik, meslek-ticaret-sanayi odaları,kooperatiler v.b) tahmin
edilmektedir. Bunlardan, internet erişimi olanlara internet aracılığı
ile, olmayanlara da faks ile hazırlanan anket gönderilmiştir. Bazı
STK ların üye olduğu mail odalarına da bu anket gönderilmiş
olduğundan, ne kadar STK ya ulaşılabildiği konusunda net bir
rakam ifade edilememektedir. Geri dönen anket sayısı ise 12 dir.
Dolayısı ile istatistiksel bir değerlendirme yapmak yanlış
olacaktır. Ancak, yine de, makale içerisinde gerekli durumlarda
anket sonuçları dikkate alınacaktır. Ankete cevap veren değerli
STK liderlerine (Kalite, çağdaş yaşamı destekleme, toplumsal
ahlaki değerler, erozyonla mücadele, insani özellik ve
nitelikleri geliştirmeye dönük, mesleki ve sektörel konularda
faaliyet gösteren dernek ve vakıf) katkılarından dolayı teşekkürü
borç biliyorum.
Liderin Başarıya Etkisi ve
Kurumsallaşma
Küresel ekonomi, küresel düşünüp
hızlı yerel çözümler üretebilme becerisine ve iletişim ağına
sahip, toplumsal kabulu ve etkinliği yüksek projeleri hayata geçirebilen
organik örgütler gerektirmektedir. Küreselleşme ve sonuçları
çok boyutlu, karmaşık, iç içe geçmiş ve kaos tipi süreçler
ile desentralizasyon geliştirmeyi, beklenmeyene etkili ve süratli
cevap verebilmeyi, yani bürokrasiden uzaklaşmayı gerektirir. Bu
durumda yaratıcı lider tipi öne çıkmaktadır. Yaratıcı davranışçılık
iletişimde, sözel davranışlarda, birim ve alanlarda kamuoyu
yaratabilme ve sentezcilik yeteneğini de içermektedir. Oysaki bürakratik
örgütlerde karar ve davranış süreçleri öngörülebilir ve
planlanabilir. İşler formalize edilmiştir. Denetim, güvenden önce
gelir. Bürokratik örgütlerde iletişim ihtiyaca göre sıklıklarla
ve nesnel bilgi veya öneri aktarımı için değil, yapılması
gerekenin bildirimi için yapılır. Ekipsel-profesyonel, organik
veya birleştirici örgüt olarak adlandırılabilecek örgüt tipi,
bürokratik örgütün karşıtıdır. Organik örgütün uç tipi
ise, kendi kendine öğrenen örgüt tipidir. Bu tip örgütlerin en
temel özelliği, başka hücrelerin ürettikleri katalizör veya
fermentlere gereksinim duyduğu için bu hücreler için madde üreten
ve onların sonuçta kendisi için üretimini sağlayan biyolojik hücreler
gibi, yani kendi kendini üreten yapılandıran ve yöneten,
‘kendini referans gösteren’, özellikte olmalarıdır. Örgüt
sisteminin elemanları ve bu elemanların birbirleriyle konumsal ilişkileri,
öncelikle veya sadece dışa bağımlı olarak, dış baskı ve
nedenlerle değişip içte ayrımlaşmaya, yetkinleşmeye ve yeniden
yapılanmaya başlamaz, sistem elemanlarının kendi aralarındaki
etkileşimleri nedeniyle sürekli kendi kendine yeniden yapılanma
ve organize olma yetenekleri vardır. Liderin bu örgütteki görevleri
örgüt elemanlarının kendi kendilerini güdülendirecek koşulları
sağlamasıdır. Ancak bu örgütlerde, transformasyonel liderlik
bir düşe bir vizyona yöneltme ve yönlendirme çabasını, sadece
tasarımsal-zihinsel değil, davranışlarla da özendirme liderliğidir,
yani kreatif transformasyonel liderliktir. Bu liderler, kendi örgütü
dışındakileri de biz olarak algılayan ve içte ve dıştaki kültür
ve anlayış farklılıklarını görevdeş(sinerjik) olarak yönetebilen
liderlerdir (Edinsel,1997).
STKların oluşumu ve yapıları
incelendiğinde, belirli bir amaca yönelik olarak bir araya gelen
kişilerin bir lider etrafında örgütlendikleri ve faaliyet gösterdikleri
görülmektedir. Sn. Edinsel’in tanımına uygun olarak, STK lar
birer organik örgüttürler. Başarılı STK lar olarak
yorumlayabileceğimiz STK’lardaki sistemsel veya bireysel
elemanlar ve bu elemanların birbirleriyle konumsal ilişkileri
biyolojik hücreler gibi kendilerini sürekli yenilemekte ve kendi
kendilerine sürekli organize olabilmektedirler. Ayrıca, başarılı
diye niteleyebileceğimiz STKların, başarısının altında,
liderin kreatif transformasyonel liderlik göstermesi yatmaktadır.
‘AKUT’ un AKUT’u KİM ?’ başlıklı haberde üç kurucu üyenin
bürokratikleşmeye, şeffaflığın kaybolmasına ve tek merkezciliğe
isyan edip ayrılmasıyla AKUT mercek altında diye yazıyor (Erkıvanç
ve diğerleri, 2000). Bu AKUT örneği, bürokratik ve merkezi yönetimin
STK lara ne kadar aykırı düştüğünü gösteren yaşanan bir
deneyimdir.
Anketimizde, bu konulara yönelik
olarak düzenlediğimiz aşağıdaki cümlelere , liderlerin katılımını
-kısıtlı da olsa verilen cevaplar ışıgında- değerlendirdiğimizde
liderlerde bu konulara güçlü katılım olduğunu görülmektedir.
Katılım
Lideri olduğum STK da/nın
.................... |
Zayıf |
Orta |
Güçlü |
Toplum da tanınmış ve başarılı
bir örgüttür. |
%9 |
%27 |
%64 |
Yönetim ekibim ve bütün üyeler
misyonumuza, vizyonumuza ve faaliyetlerimize inanmış
durumdadırlar. |
%9 |
- |
%91 |
Faaliyetler ortak bir amaç doğrultusunda
uyum içinde yürür. |
- |
%20 |
%80 |
Faaliyet sorumluları kendi başlarına
karar alabilirler. |
%30 |
- |
%70 |
Her projeyi bizzat ben takip
ederim. |
%64 |
- |
%37 |
Projeleri ben öneririm ve gerçekleştiririm. |
%72 |
%9 |
%19 |
Yönetimdeki arkadaşlarım bütün
kararları ve faaliyetlerimizin gerektirdiği iş yükünü
paylaşırız. |
- |
%30 |
%70 |
Problemeler saptanır saptanmaz
çözümleri için çabalamaya el birliği ile başlarız. |
%20 |
%30 |
%50 |
Benden habersiz hiçbir şey
yapılmaz |
%60 |
%20 |
%20 |
Üyelik mekanizmaları ve
faaliyetleri üyelerin katılımını teşvik edecek şekilde
tasarlanmıştır. |
%22 |
%33 |
%55 |
Üyelerden ne beklendiği açıkça
bilinir. |
%13 |
%12 |
%75 |
Ankete verilen cevaplarda, liderlerin
çoğu, örgütlerinin başarılı olduğuna inanmakta ve STK içerisinde
yönetim ve/veya çalışma ekipleri ve üyelerin misyon, vizyon ve
faaliyetlere inancın olduğunu bildirmektedirler. Delegasyon, iş yükü
ve kararları paylaşımın yüksek olduğuna ve üyelik mekanizmasının
katılımı teşvik ettiğine ilişkin cümleye de büyük oranda
katılmışlardır.
STK liderlerine üyeler ile iletişim
şekli sorulduğunda ise, tamamı tel, faks ve posta gibi klasik
iletişim mekanizmaları kullanıldığını belirtmiştir. Buna
ilaveten %40’ı gazete ilanlarını %60 ı elektronik posta kullanımını
tercih ettiklerini bildirmişlerdir. İletişim şeklinin
koordinasyon ve katılıma olan etkisini değerlendirmek üzere hazırlanan
sorularımıza ise aşağıdaki cevaplar çıkmıştır.
Lideri olduğum STK da/nın .. |
Zayıf |
Orta |
Güçlü |
Faaliyetler arası koordinasyon
çok iyi tasarlanmıştır. |
%30 |
%60 |
%10 |
Şubeler ve-veya üyeler arası
koordinasyon çok iyi planlanmıştır. |
%22 |
%78 |
- |
Faaliyetlerde aksi düşünce
veya ilave önerilerin değerlendirildiği ve dikkatte alındığı
çok iyi bir iletişim mekanizması vardır. |
%18 |
%28 |
%64 |
Projelerinden ve
faaliyetlerinden düzenli olarak yazılı veya sözlü bütün
üyelerimizin veya ilgili kişilerin haberi olur. |
- |
%18 |
%82 |
Genel kurullara katılım çok
olur. |
%27 |
%18 |
%55 |
Bu bölümde, cevap veren liderler,
üyelerin haberdar edildiği cümlesine katılmakla birlikte, iletişim
mekanizmalarının koordinasyon, katılım ve katkı seviyesini aynı
oranda etkilemediği düşüncendedir. Liderin, karar almasını ve
zaten kaotik olan ortamda, projelerin ve faaliyetlerin hayata geçirme
aşamalarında ortaya çıkabilecek belirsizliklerin en aza
indirilmesi ve misyon-vizyon rotasının karşılaşabileceği
risklerin önlenmesi açısından kaliteli bilgi ve iletişim
mekanizmalarına ihtiyacı vardır. Ancak bu anlamda çağdaş iletişim
sistemlerinin kullanımı STK larda halen daha çok başlardadır.
İngiltere de, değişim süreci geçirmekte
olan sağlık sektöründe liderin değişimdeki rolü üzerine yapılan
çalışmada, liderin farklı görüşleri benimseyerek ve içinde
barındırarak geniş bir ‘yorum çerçevesi’ yaratabilmesi
beklenmekte, örgüte bağlılığından çok karar verilecek konuya
atfettiği önem, değişimi ve karar verilecek konuyu geleceğe
odaklayan bir platform içerisinde iletişim kurması tercih
edilmektedir. Bunun yanısıra, liderin örgüte ait bilgi
birikiminin oldukça yüksek olduğu tespit edilmiştir. Bunun gerçekleşmesi
de çok geniş bir çevre ağı oluşturarak, bu ağa sürekli işlerlik
kazandırmasıyla sağlanmaktadır. Kritik ve startejik konumlardaki
kişilerden oluşturulan bu çevre ağı, hem bilgi sağlanması
konusunda hem de örgütsel imajı (örgütün dış gruplar tarafından
nasıl algılandığı ve görüldüğü) güçlendirilerek etki
alanını genişletmek amacıyla kullanılmaktadır. Bir başka deyişle
lider, stratejik konuların farlılıklarını ve yarattığı
gereksinimleri çok iyi analiz ederek kararı ilgilendiren konuya
uyumlu bir çevre ağı inşa etmektedir (İşeri, 1997). Sn
İşeri’nin makalesinde işaret ettiği bu özellik, başarılı
STK ‘ların liderlerinde de bulunmaktadır. Kamu ve özel kuruluşlardan
farklı olarak STK liderlerinin başarısı, her kesimden kişi ve
kuruluşla olan ilişkileri ve pozitif bağlantılarıdır.
Yine anketimize verilen cevaplarda,
STK liderlerinin %50 si 5 yıldan beri STK lideri olduğunu belirtmiştir.
Ayrıca, liderlerin %40 ı diğer bir STK da, %20 si 2, %40’i ise
3 den fazla STK da lider veya üye olarak görev yaptığını
belirtmektedir. Ayrıca, aşağıda görüldüğü gibi, cevap veren
liderlerin %80 i STK nın başarısında kişisel rollerinin olduğuna
inanmaktadır. Yine anketimize cevap veren liderlerin %70’i,
liderlerde vizyon oluşturma becerisi ve vizyonu hayata geçirebilme
kabiliyetinin de arandığına ilişkin cümlemize katılmaktadır.
Lideri olduğum STK da/nın |
Zayıf |
Orta |
Güçlü |
Başarısında benim önemli
rolüm, katkım ve insiyatifim vardır. |
%18 |
- |
%82 |
Bütün dış kurum ve kuruluşlarla
ilişkileri ben sağlarım. |
%54 |
10 |
%36 |
Liderden vizyon oluşturma
becerisi ve vizyonu hayata geçirebilme kabiliyeti aranır. |
%18 |
%9 |
%73 |
Üyeler ile ilişkiyi ben sağlarım |
%64 |
%18 |
%18 |
Liderler, bu ilişkilerin sonuçlarını
normal hizmet ve uygulamaların performans ölçütleri ile ölçemeyeceği
kanısındadırlar. STK’larda çoğunlukla heterojen bir yapıda,
çok değişik faaliyetleri yönlendirmek ve başarıyla uygulamak
zorunluluğu da vardır. STK liderleri, bu faaliyetler için üyelerinden
etkin ekipler kurma, etkinlikler için finansman sağlama sorununu
da aşmak zorundadırlar. Ayrıca, liderler, hizmet ve etki odaklı
faaliyetlerinde ölçülebilir performans kriterlerinin olmayışı,
amaç ve stratejilerinde bazen toplumsal veya bireysel çatışmayı
göze alabilmeleri, özgün yaklaşım sergileyebilme gibi zorluklar
ile de karşı karşıyadırlar. Liderin, vizyon oluşturma becerisi
ve bu vizyonu hayata geçirebilme kabiliyeti de STK nın başarısını
etkileyen unsurlardan biridir.
Anketimize verilen cevaplarda, aşağıda
görüldüğü gibi, STK liderlerinin %70’i lideri oldukları
STK’nın başarılarının sayısal değerlerle ölçülebildiğini
söylemektedirler. Yine %50’si başarının şans olmadığını,
herşeyin takım arkadaşlarıyla önceden değerlendirildiğini ve
belirli aralıklarla ölçüldüğünü söylemektedirler.
Liderlerin %67’si, yönetim seçimlerinde sadece geçmiş veya
gelecek dönemin bütçesini üyelere duyurmadıklarını, aynı
zamanda faaliyet dönemi projeleri ve faaliyet planlarının sayısal
hedefleri ile birlikte anlatıldığını söylemektedirler. Ayrıca,
liderlerin tamamı STK’nın başarısını faaliyet ve proje sayısı
ile ifade etmekte, beraberinde %63’ü toplumsal etkinlik, %50 si bütçesi
ve %50 si de üye sayısı ve yaygınlığı şeklinde ifade
edilebileceği konusunda görüş bildirmektedir.
Lideri olduğum STK da/nın |
Zayıf |
Orta |
Güçlü |
Başarı sayısal biçimde düzenli
olarak ölçülür. |
%10 |
%20 |
%70 |
Hiçbir şey şansa bırakılmaz,
herşey öndecen projeyi yürütecek arkadaşlarım ile
planlanır ve her önemli aşamada değerlendirilir. |
%20 |
%30 |
%50 |
Önceden belirlenmiş hedeflere
ulaşılıp ulaşılmadığı düzenli olarak ölçülür. |
%10 |
%10 |
%80 |
Yönetim seçimlerinde sadece
geçmiş veya gelecek dönemin bütçesi katılımcılara
duyurulmaz. Aynı zamanda faaliyet dönemi projelerini sayısal
hedefler ile birlikte verilir. |
- |
%33 |
%67 |
Liderler, çevresel değişiklikleri
doğru ve zamanında hissedip değerlendirerek, mevcut yapı ve işleyişi
buna uydurmakta yetkindirler. Ayrıca, liderler; değişime direncin
üstesinden gelmek, iç ve dış organizasyonlarda kişi ve kurumların
ihtiyaçlarını birleştirebilmek, örgüt içindeki davranışların
belirli norm ve ahlak kurallarını kurmak zorluğu ile de karşı
karşıyadırlar (Bennis ve diğerleri, 1985).
Bazı STK’lar bu gibi sorunları aşmak,
kurumsallaşmayı sağlayabilmek için, tüzüklerinde liderin
yetkinliklerini tanımlamışlardır. Bu tanımlar, liderlik vasfı,
toplum bilinci ve bilgisi, çalışmalarında deneyim, duruma göre
davranış ve diplomasi yeteneği, kişiler arası iyi iletişim
yeteneği, tarafsızlık, doğruluk ve gizliliğe uyum yeteneğidir.
(İngiltere KIZILHAÇ tüzüğü)
Anketimize cevap veren liderlerden
sadece %33’i STK tüzüğünde veya yönetimsel dokümanlarında yönetimsel
suistimali veya başarısızlığı kontrol altına alacak
mekanizmaların tanımlandığı cümlemize katılmaktadırlar.
STK tüzüklerinde başkan ve yönetim
kurulunun tekrar seçilmememesi ile ilgili herhangi bir kısıt
yoktur. 29 Nisan 2000 tarihli Hürriyet gazetesinde, ‘Kendini
Koltuktan İndiren Başkan ‘ başlıklı haberde, Türk-Amerikan
İşadamları Derneği Başkanı Bülent Şenver, kendi döneminde
dernek tüzüğünde yapılan değişilik ile (Başkanın iki dönemden
fazla seçilememesi şartı) bugün yapılacak Genel Kurul’da görevinden
ayrılıyor deniyor olması, konuya haber niteliği vermiştir.
Derinlemesine görüşülen STK liderleri, demokratik seçim
ilkelerine aykırı olduğu gerekçesiyle böyle bir kısıtlamaya
karşıdırlar. Akıllı bir lider, değişik nedenlerle kendinin de
bir gün yerinden ayrılacağını bilen ve yerine gelecek kişinin
de bulunmasına ve yetişmesine yardım eden kişidir (Koryürek,
1997).
Liderler, hem demokratik haklarını
sonuna kadar kullanmak istemekte, hem de kendileri başkanlıktan
ayrılsa bile, STK’nın başarılı faaliyetlerinin süreceğine
inanmaktadırlar. Anketimize cevap veren STK liderlerinden sadece
%40’ı sonraki lider ve yönetim kadrosunun gerekli nitelik ve özelliklerinin
tanımlı olduğunu belirtmektedir. Ayrıca anketimize cevap veren
liderlerin %80’i başarılarının kendileri ayrılsa bile tutarlı
bir şekilde devam edeceğini söylemektedir.
Sonuç
Küresel ekonomi ile değişen yeni dünya
düzeninde, organik örgütler olarak da tanımlayabileceğimiz
STK’ların başarılarında en önemli faktör , liderin rolü,
katkısı, insiyatifi ve ilişkiler zinciri olarak ortaya çıkmaktadır.
Kurumsallaşma çalışmalarının bir aşaması olan hedeflere göre
yönetim teknikleri STK’lara yeni yeni girmeye başlamıştır.
Liderler, ayrılmaları halinde bile başarılı faaliyetlerin devam
edeceğini ifade ediyor olsalar da, bunun garantisi olan ‘Öğrenen
Organizasyon’ ilkelerine uygun çalışmalar henüz çok azdır.
Kaynakça
BENNIS, W. , NANUS B., (1985)
‘Leaders: The Strategies for Taking Charge’, Summary of Book,
Happer and Row Publishers Inc,
EDİNSEL, K., (1997), Bürokratik Örgütten
‘kendi Kendine Öğrenen Örgüt Modeline Geçişte Örgüt ve
Liderlik Sorunları, Deniz Harp Okulu ’21. Yüzyılda Liderlik
Sempozyumu’ (5-6 haziran 1997) Bildiriler Kitabı, Cilt 1, Tuzla,
İstanbul, 49-52
ERKIVANÇ, A. , GÜNGÖR, T., (2000),
Aktüel Dergisi, 13-19 Nisan , Sayı 456, 36-38
İNSEL, A. (2000), Radikal Gazetesi,
13 Şubat 2000, 5
İŞERİ, A. (1997), Liderliğin Örgütsel
Değişimi Yönlendirmeye Etkileri, Deniz Harp Okulu ’21. Yüzyılda
Liderlik Sempozyumu’ (5-6 haziran 1997) Bildiriler Kitabı, Cilt
1, Tuzla, İstanbul, 1997, 53-57
İngiltere KIZILHAÇ’ı Tüzüğü
KORYÜREK, C. E., (1997), Lider ve
Liderlik, Arçelik Ajandası
OĞUZ, Ş., (1999), BT Haber, 6-12
Aralık sayı 246, 38 |
Birikimler Ülke
Gündemi |