Fasit Daire
[METU-IE-ALUMNI:6228]
Galiba "... taş atma üzerine
sıçrar " lafını fazla ciddiye alıyoruz
(Tunc Celik)
Sonuç olarak her paldir küldür yere kapaklanisimizda ABD'de kozadan
çikan bir beyaz atli prens bizi kolumuzdan tutup
kaldiriyor. Bu böyle sürüp
gidiyor. (Orhan Irfanoglu)
Anladiklarimi, derin nedenlerine inmeden, sizinle paylasayim.
Yazdiklarim aydin kesimimizin onemli bir kesimi icin gecerli gibi.
(Aydin kelimesi uzerine semantik tartismaya girmek istemiyorum, kisaca
iyi egitim gormus kisi anlaminda kullaniyorum o terimi.)
Katilmadiklarinizi bilmek isterim.
Birincisi, genellikle ileri surulen "biz tepkisiz toplumuz" iddiasi
yanlis. Hatta, tam tersi dogru. Ortalikta sadece ve sadece tepki
(reaktif olma) var. Ne bir insiyatif, ne de proaktif olabilmek.
Nedenleri cok onemli ve derin. Uzatmadan yazmak istersem, bir gucsuzluk
duygusu, belki bir kendine guven eksikligi egemen diyecegim. Benim
"aydin arabeski" olarak niteledigim "ne yapsam bos, batsin bu dunya"
havasi. Ondan sonra da genel sloganlarla ahkam kesmek.
Dusunulmesi gereken su: Gucsuzluk hicbir sey yapmamanin, sadece pasif
tepki koymanin, yakinmanin bir nedeni mi, yoksa sonucu mu. Bana gore bir
sonucu. Insan, cok zor da olsa, bir misyon ve dava icin, gunluk yasam
disinda bir amac icin elini tasin altina koymazsa, zaman ve cabasini
risk etmezse, giderek gucsuzlesir. Bu fenomeni iyi anlamis olan bazi
Amerikan universitelerinde, MBA programlarinda dagcilik gibi aktiviteler
vardir. (Chicago universitesi Psikoloji bolumu baskani 30 yildir
"mutluluk" uzerine arastirma yapmis, kitaplarla arastirmalarini halka
sunmus birisi. O da "gucsuzluk ve mutsuzluk" konularini ve bunlardan
kacis yontemlerini incelerken benzer, ama cok daha ayrintili ve uzun
gerekceler ileri suruyor. Arzu edene referanslari veriririm.)
Ayrica, derin bir diyalog sorunu var. Iki sene once birisi duyarli bir
konuda soru sordu bu listede, 3 gun boyunca herkes sustu, daha sonra
birisi (ben) yanit verince feryat figan tepkiler geldi. (Tepkilerin
dogru veya yanlis olmasi hic onemli degil bu noktada.) Bu poker usulu
bir diyalogdur. Fikir alisverisi degildir. Bu davranis turu, hem bircok
kimsenin neden cesaret edip listeye yazamadigini, urkek davrandigini
aciklar - katilimciligi onler- hem de bu davranis turu bizim listemizde
egemen olursa politikacilari suclama hakkini elimizden alir.
Diger ilgili bir konu da "neden" diye sormak aliskanliginin olmamasi.
Celik'in ve Irfanoglu'nun yukaridaki iddialari cok dogru. Peki o
sonuclarin, gerceklerin arkasindaki neden nedir? Halkin cahilligi mi?
Politikacilarin yetersizligi mi?
Yoksa kamu oyunu aydinlatmasi gereken aydinlarimizin ve medyanin,
olaylari neden-sonuc iliskisi cercevesinde dusunme egiliminin
zayif
olmasi mi? Sadece sonuclardan yakinma egilimi mi? Kolaycilik mi?
Toyota imalat sistemi bir endustri muhendisligi abidesidir. Toyota'da,
bir kalite sorunu oldu mu 7 kez neden diye sorulmasi istenir. Temel
nedene inip onu ortadan kaldirmak icin.
Cozume yonelik bir "neden?" sorusunu ilgiyle (kendine veya baskasina)
sormamak ve diyalogsuzluk, dolayisiyla da insiyatif alip proaktif
olamamak, dolayisiyla sonuclardan yakinmakla ve tepkiyle yetinmek,
dolayisiyla etkin ve guclu olamamak, ... Fasit daire tamamlandi.
Osman
Coşkunoğlu
|
Politika
Ülke Gündemi
|