Arşiv  listEM  Yardım  Yazışma

Ana Sayfa | Etkinlikler | Birikimler | Ülke Gündemi | Biz Bize | Dağar | Siteler | Sanat | Başka Şeyler  

  Poverty

  Nezih Yaşar

 

Çoğunlukla, uzak ve ulaşımı zor yerlere gidiyor olduğumdan otobüsleri kullanamıyorum. Dün sabah gideceğim yol uygundu; toplu taşım araçlarını kullanarak işe gitmeyi seçtim.

Otobüse kadar yürüdüğüm 10 dakikalık yolda, okula giden bir çocukla karşılaştım. Bu sürede yanımdan 10’dan fazla öğrenci servisi geçti. Çocukluğumda, okula servisle giden çocukları görsem onlara çok imrenirdim sanıyorum. Fakat dün sabah okula yürüyerek giderken yanımdan geçen ve belki de bir daha görmeyeceğim o öğrenci ile aramda oluşan 4 saniyelik dostluktan sizin de haberiniz olsun istedim.

Halk otobüsünde 2 milyon karşılığı (çok geçmeden “karşıya” 2 liraya geçmeye başlayacağız) bilet istemeye kalkınca, sadece biletçi değil herkes suratıma garip garip baktı. Halk otobüslerinde bilet işi kalkmış herhalde; ya akbili basıp unutuyorsun ya da 2 milyonu verip.

Emniyet şeridinin avantaj sağlamak için kullanılmasından hiç hoşlanmam. Halk otobüsümüz bu şeridi kullanmaya kalkınca da itiraz ettim. Beni gene yolcular uyardı; Onlar o kadar yolu ayakta giderken dört şeritli yolu birer kişi taşıyarak tıkayan otomobilleri mi bekleyesilermiş.

Oturanlardan biri Zaman gazetesi okuyordu. Otobüslerin çok okunan “fanatik” gazeteleri dahil başka gazete görmememi tesadüfe saydım.

Daha sonra otobüsümüz TEM’i Okmeydanı’na bağlayan çevre yolunda duraklama yapılması yasak olan yerlerde inecekleri indirdi, yeni yolcular aldı. Öğrenme diye bir şey varsa, bunlara itiraz etmemek lazımdı: Ben de öyle yaptım.

Şoförle tahsildar (ona biletçi deme şansım yok.) yol boyunca Tuncay’ın attığı goller üzerine yorumlar yapıp durdular. Ben hepsini tam olarak duyamadım. Fakat şunu duydum: Gayrinizami duraklardan birinde bir adembaba (saçı sakalı birbirine karışmış, ileri derecede kirli kılık kıyafetinin de, en azından bir bölümünü, aykırı bir biçimde giyen, daha bir sürü ortak özellikleri olup da bu kadarı kimlerden söz edildiğinin anlaşılmasına yetmiştir diye burada bırakabileceğim kişilere verildiğine rastladığım adlardan biridir) otobüse binmeye hiç yeltenmeden şoföre saati sordu. Şoför de “Sekiz buçuk.” dedi, “Acele edersen yetişirsin.”

Yolun son bölümünde minibüsteydim. Gençler yeterince yaşlı olanlara yol verdiler; onlar da torunlarını kucaklarına aldılar.

Perpa’ya geldiğimde indim; ISO 9000’den, moda olduğu için ya da mecbur kaldığı için değil de, sistemini adam etmek için yararlanmaya çalışan bir firmanın “iç denetimi”ni denetleyecektim. Fena geçmedi.

Dönüşte, araya Karaköy-Kadıköy “hat”tını aldım. Pahalıdır diye vapurda çay içmedim. Eve varıp aileyi tamamladım; yemekti, ufaklığın dersi, büyüklüğün derdi falan derken herkes gidip yattı. Baktım; sorular hala yanıtsız. Yukarıdaki hikayeyi de kimseye anlatamamışım…

Nezih Yaşar 79,82
10.12.2004 02:06 19484074018

Ana Sayfa | Etkinlikler | Birikimler | Ülke Gündemi | Biz Bize | Dağar | Siteler | Sanat | Başka Şeyler

Copyright © 2000-2004 sistEM