Proje
Takibi Programları
(Bu yazılar metu-ie-alumni
listesinden alınmıştır.)
İzmir
Belediyesi’nin yaptığı yatırımları parasal, kullanılan
malzeme, yapılan işin miktarı olarak takip edebileceğimiz proje
takip programı aramaktayım. Piyasada keşif ve hakediş programları
var ama benim istediğim projeleri daha global takip edebileceğimiz
yönetime yönelik bir program. Bu konuda yardımcı olabilecek
kimse varsa sevinirim. (26.01.2001)
Nergiz IE '72
Nergiz Hanım,
MS Project'i zaten
biliyorsunuzdur.
Ülkemizde özellikle inşaat
sektöründe kullanılan primavera teknik olarak yeterli ancak bu
programın yaratıcılarının earned value management system
konusunda uzman olmalarına rağmen finans tarafı yerelleştirilmediği
için şirketinizin finans/muhasebe verileri başka bir sistemde
olacaktır. Bu durumda da projenin fiziksel ilerleyişi ile finansal
verileri entegre olmayacaktır. Yine de piyasada yerli finans
paketleri geliştiren firmalardan primavera ile kendi sistemlerini
entegre ettikleri iddası ile pazarlama yapanlar olduğunu
biliyorum. Bence bu konuda dikkatli olmak gerek.
Geriye benim bildiğim bir tek
SAP PS kalıyor. o konuda da (daha önce SAP konusunda yazdıklarım
baki olmak üzere) körlerin fili tarifi misali, herkes SAP PS'de
tuttuğu yerin proje yönetimi olduğunu sanıyor. Uzunca bir süredir
earned value management yöntemini tanıtan ve SAP PS üzerinde
earned value management yöntemiyle proje yönetiminin nasıl yapılabileceğini
anlatan bir yazı yazıyorum, kısa bir süre içinde bitirip
listeye atacağımı umuyorum. Umarım işinize yarar. bu pakete
karar verirseniz en azından finansal ve lojistik olarak entegre
durumda olursunuz.
Belediyecilik zevkli iştir.
kolay gelsin. (29.01.2001)
Murat
Deniz '90
Murat, hatırlarsın, 90'lı yılların
başında Ankara Belediyesinde bir proje takip merkezi kurmuş ve
orada Primavera paketi kullanmıştık. Hey gidi günler, ne heyecan
doluyduk işin başında. Bir düğmeye basıp projeler ne aşamada,
ödemeler vs şıp diye görecektik. Sanırım 10 kadar proje üzerinde
aşağı yukarı bir yıllık bir çırpınışın ardından geldiğimiz
noktanın bir fiyasko olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim (çalıştığım
diğer tüm DSS oriented teknik alt yapı projelerinde olduğu
gibi).
Sorun hangi paketi kullanacağınızdan
ziyade sistemi nasıl işleteceğinizle ilgili. Bir kere izleyeceğiniz
projeleri belediyenin müteahhitleri yapıyor olacak, dolayısıyla
initial iş programı ve progress konusunda onlarla çok yakın çalışmanız
gerekecek. Bu da onların hoşuna gitmeyecek tabi. Onlar hakedişlerini
ne kadar beton döküp ne kadar kazık çaktıkları üzerine yaptıkları
için sizin fiziki progress değerlendirmeniz yaptıkları işin
visible olmasına yol açacak. Finansal progressle uyuşmazlıklar
ortaya çıkacak. Bu da hoşlarına gitmeyecek. Bazı müteahhitlerin
iş programlarını bilgisayar kullanarak yaptıklarını göreceksiniz,
ve o büyük ihtimalle sizin kullandığınız paketten farklı
olacak. dolayısıyla ya siz de onların programını kullanacaksınız
ya da veriyi bir şekilde kendi programınıza aktaracaksınız.
Diyelim digital iş programını aldınız bir kere, sonra onu kim
update edecek? Göreceksiniz ki bazı işleri yavaşlatıyor
olacaklar, süre uzatımı almak için, ya da bir sonraki yılın
birim fiyatlarını yakalayabilmek için ya da her ne işlerine
geliyorsa. Sizin bu kritik aktivite diye bağırmanızı duyan
olmayacak. Emin olun başta yapılan iş programı en az %1000 oranında
sapacak.
Aynı nedenlerle müteahhit gönüllü
olmayacak size progress bilgisini vermekte, kendileri bu bilgiye
sahip olsalar bile. Müteahhite yasal bir yaptırımınız da
olmayacak bu türden bilgilerin sağlanması için. Gücünüz
yetiyorsa ihale şartnamelerine bir koşul koyun, "proje takibi
bilgisayarda yapılacaktır ve haftalık update disc’i
verilecektir " diye. 21. yüzyılın inşaat sektörünü de
biz zorlayalım babadan kalma usulleri terketmeye, teknolojiyi
kullanmaya, işlerini adam gibi yapmaya. Hatırlatayım Dünya
Bankası kredi verdiği projelere bu şartı koyar. Biz niye
koymuyoruz? Bazı müteahhitlerin bilgisayarla proje takibi dediğinizde
yüzünüze aval aval baktıklarını göreceksiniz, size ihale dokümanı
olarak verdikleri bir sayfalık kağıt parçasını gösterecekler
iş programı diye. O zaman size kolları sıvamak düşecek,
alacaksınız müteahhiti karşınıza onların iş programını siz
yapacaksınız. Sonra kendi kontrolör elemanınıza dönüp bak bu
programı izle, progress’i de bana haftalık olarak bildir
diyeceksiniz. Bu kez kontrolörünüz size aval aval bakacak.
Diyecek ki, "ben hakedişlerin altına imza atmaktan başka şey
bilmem, bi de arada bi beni yemeğe falan götürürler, elime de 3
kuruş sıkıştırırlar". O zaman siz alacaksınız elinize
kağıt kalemi, haftada bir çamurlu şantiyeleri gezeceksiniz
progressi kaydetmek için. Ama merak etmeyin çok geçmeden yaptığınız
işin bir işe yaramadığını düşünecek insanlar ve işler eski
tas eski hamama dönecek çok geçmeden.
Belediyeden sonra kısa bir süre
Primavera’nın Türkiye temsilcisi olan şirkette çalıştım bir
süre. Misyonum Ankara’da bir projeci kamu kuruluşunun dikkatini
çekebilmek ve bilgisayarda proje takibi konusunda aydınlanmalarını
ve yatırım yapmalarını sağlamaktı. Bayındırlık Bakanlığı’nın
hemen tüm üst düzey birimlerine, İller Bankası’na, Toplu
Konut’a, başka belediyelere sunuşlar yaptım. Hiç birinden sonuç
almadım. Sonuç olarak diyebilirim ki kamu bürokrasisinin çarklarında
bu türden teknoloji yatırımlarına yer açabilmek oldukca zor bir
iş, hele ki inşaat gibi son derece "dalavereli" bir sektörde.
Umarım moralinizi bozmamışımdır
ama bu tür durumlara hazırlıklı olmakta fayda var. Emin olun ne
paket kullanılacağı işin detay tarafı. Ama çok özel analizler
yapmayacaksanız, ucuz ve son derece pratik MS Project’ten başka
bir paketin kullanılmasına hiç gerek yok. Arkanızda ciddi bir yönetim
desteği alarak projenize somut ve karşılığı kolay alınabilir
hedeflerle girişirseniz daha az hüsran yaşarsınız diye düşünüyorum.
Bol şanslar (31.01.2001)
Rüçhan Üner '90
|