Orta Doğu Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü mezunlarının e-dergisidir.

Şubat Krizi Üzerine Bir Senaryo

Ana Sayfa

Bir analiz ve bir teori.

Son bir, bir buçuk yıldır hükümet ne yapmış acaba. Üç aydan fazla 5+5 formülüyle Demirel'in süresini uzatmaya çalıştılar. Olmadı. Bir üç ay da yeni cumhurbaşkanını seçmeye uğraştılar. Sonra Af Yasası diye bir garabetle aylarca kamuoyunu meşgul ettiler. Veto edildi. Geri çekildiler. Cezaevleri isyanları, ölüm oruçları, F tipi cezaevleri derken Sezer'i köşeye sıkıştırarak Af Yasası’nı geçirdiler. Bu arada bir üç ay daha geçmişti. Ekonomik olaylar ise IMF'ye havale edilmişti. Bunlar suni gündem oluşturarak bizleri (Medyanın da desteğiyle) oyaladılar. Bu arada Türk Telekom, THY özelleştirilmesi, enerji yolsuzluğu gibi konuların üstü yavaş yavaş örtülüyordu. Devleti küçültmek demek etkinliklerinin azalması güçlerin yok olması anlamına geliyordu. İstemediler. İstemeyecekler.

Derken bir baktılar Cumhurbaşkanı devlet bankalarını denetlemek istiyor. Olacak iş mi? Hemen bir kavga yarattı HÖ. Zaten Ecevit'in oğlu değil mi? Bir insan babasını nasıl savunursa o da Ecevit'i öyle savundu!!!! Sanki koskoca bir ülkeyi değil de babalarının çiftliğini koruyorlardı. Peki Türkbank olayında, TBMM yolsuzluğunda neden ülkenin haklarını korumadılar acaba? Cavit Çağlar yurtdışına çıkınca mı akıllarına geldi tutuklamak. Ya Romanya’daki Bayındır (Kamuran Çörtük'ün bankası, hatırlarsınız aile fotoğrafındaki) Bank için Romanya'ya ödenen milyonlarca dolar ne oldu? Bütün bu işler olurken ne hikmetse milyarlarca dolar Türkiye'den gidiyordu. Ülkeyi yönettiklerini iddia edenler bu işlerle uğraşacaklarına uslup, davranış, vb. gibi işlerle uğraşıyorlardı. Bugünkü haberleri tekrar gözden geçirince bir senaryo yazmak da benim aklıma geldi. Olabilir mi acaba?

Şimdi geçelim benim senaryoma.

Devlet bankalarının açıklarının 20 milyar Dolar olduğu hemen hemen her yerde yazılıyor, söyleniyor. Ben diyorum ki bunu 2 ile, 3 ile çarpın. Neyse. Diyelim 20 milyar Dolar. Peki bu para nereye gitti? Batık kredilere, yani verdiğiniz ve geri alamadığınız kredilere. Bu krediler kime verildi dersiniz? Siyasilere ve onların yakınlarına olmasın? Buraları incelerseniz bunlar ortalığa dökülürse ne olur siyasilerin hali? O zaman en iyisi yeni bir kriz yaratalım, Cumhurbaşkanı’nı Af Yasası’nda olduğu gibi köşeye sıkıştıralım, ekonominin bu kadar karışık olduğu bir dönemde devlet bankalarını tereyağından kıl çeker gibi bu işlemlerden sıyıralım denmiş olabilir mi ? Bu kredilerin %80-90'ı acaba siyasilerle onların yakınlarına ya da organik bağı olanlara aktarılmış olabilir mi? Şimdi bu işler ortalıkta dolaşırsa mecliste olmuş ve olanların canı yanar mı? Tüm bu işlerden dolayı acaba koruduklarınızın size karşı konuşma olasılığı doğar mı? Peki devlet bankalarından belirli bir yüzde karşılığı kredi alınabildiği doğru mudur?

[Ben 15 yıldan bu yana özel sektör ve kamuda üst düzey yöneticilik yaptım. Hiç bir bankadan yeterince paranız olduğunu ispatlamadan kredi alamazsınız. Alamadım. Yani ya ipotek vereceksiniz, ya garanti bulacaksınız; kısaca almak istediğiniz kredinin 1.5-2 katı mal varlığınız olmadan o krediyi alamazsınız. Eğer bir siyasi desteğiniz yoksa.]

İyi ama bu kredileri kullananlar kimler? Nasıl aldılar? Neden mal varlıklarına el konulmadı? Nasıl olur da sade vatandaşın alamadığı kredileri bu bankalar geri alamayacakları kişi ve kuruluşlara dağıttı? İşte bu soruları Cumhurbaşkanı sorunca dananın kuyruğu koptu. Hele de bu soruşturma son on yılı kapsayacak şekilde genişletilince, adı 'denetimin denetimi mi olurmuş?' oldu. Yahu, kim denetimin denetiminden bahsetti. BDDK'nın denetleneceği nereden çıktı. HÖ yine babasını mı koruyordu acaba? Şimdi kriz çıktı hepimiz Dolar-TL paritesinden, gecelik repodan bahseder olduk. Yine ortalık toz duman. Gizlenmek istenen devlet bankalarının batık kredileri olmasın. Demirel’den Çiller'e, Yılmaz'dan Ecevit'e (yada HÖ'ye) bunlar hiç mi dikkat çekmedi dersiniz. Herhangi bir şirketin yönetimine geldiğinizde ilk bakılan Gelir/Gider dengesi ve açıkların nereden kaynaklandığı ve bunların nasıl kapatılıp bir daha olmamasının sağlanması değil midir?

Biz mi bir şeyleri yanlış öğrendik?

Onların bilip de bize anlatmadıkları nedir? Sakın uslup olmasın.

Şalgam'a lale demeyi bilmiyor muyuz?

Herşey iyi gidiyor da, davranışlar mı bizi rahatsız eden ?

Ne dersiniz???

Zafer YOLCU

Ülke Gündemi

 

Ana Sayfa

Etkinlikler | Birikimler | Ülke Gündemi | Biz Bize | Dağar | Siteler | Sanat | Başka Şeyler | Mezunlar Listesi | Yazışma