Ana Sayfa | Etkinlikler | Birikimler | Ülke Gündemi | Biz Bize | Dağar | Siteler | Sanat | Başka Şeyler |
ListEModinamik Mehmet Eşigök |
||
[METU-IE-ALUMNI:6395] Turgut’un kişisel inisiyatifine kişisel cevap: 1-ListEM'in arzu ettiğiniz halini tanımlayabilirsiniz: ListEM’in mevcut hali ile ilgili bir şikayetim yok.. Ben bu mevcut halini akışkan (fluid) olarak tanımlıyorum. Tartışılan konuların bu akışkan ortam içerisinde her üyenin kendi geçirimlilik(?) (permeability) sınırları içinde değerlendirilmesi ve yorumlanması bence çok önemli ve kaybedilmemesi gereken bir özellik. Geçirimlilik ifadesini seçerek kullandım. Tanımında açıkça belirtildiği üzere geçirimlilik, geçirim olayının meydana geldiği filtrenin yapısını etkilemiyor, filtrenin dokusu neye izin veriyorsa onlar geçiveriyor. Bu ortama basınç veya başka yönlendiriciler uygularsanız birey başına düşen geçirim oranını arttırabilirsiniz ancak bu durumda filtre dokusunu değişime, hatta deformasyona uğratabilirsiniz. Tartışılan bazı konular ListEM dinamiği içinde başkaca bir tahrik olmadan yeterli sayıda üyenin süzgecini aşabildiği takdirde, tartışma hareketleniyor ve ortam ısınmaya başlıyor. Ortamın ısınması ise ender de olsa bir difüzyon sürecini başlatıyor. Sosyal anlamı ile difüzyon süreci ortaya çıkan yeni fikir veya ürünlerin ilgili kitle tarafından kabullenilmesi ile sonuçlanan bir yayılım süreci. Bu yaygın sürecin bireysel boyuttaki etkisini ise ben “kabullenme” (adoption) süreci olarak tanımlamayı seçiyorum (Kabullenme süreci, bireyin difüzyon ortamında yaşadığı karmaşık psikolojik proseslerin tamamı olarak tanımlanabilir). Ortam ısındığı halde difüzyon sürecine geçilemiyorsa (ki, bu daha çok karşılaşılan bir durum), sıcaklık daha da artıyor, aynı ortam içinde farklı yoğunluklar (topaklanmalar) oluşuyor, ortamın hangi bölgesinde olduğunuz sizin için ve diğerleri için önem kazanmaya başlıyor ve bundan sonrasını fiziksel analojiler ile açıklamak zorlaşıyor, bunların yerini kimyasal ve termo-nükleer ifadeler almaya başlıyor. Yazımı okumak cüretini gösteren birçok arkadaşımın bu yoğun fiziksel laf karmaşası içinde esnemeye başladığını tahmin ettiğim şu anda hoşnutsuz olduğum tek bir konuyu gündeme getirmek istiyorum; Zaman, zaman tartışma adabına özen gösterilmemesi. Bence hangi konuları daha çok, hangi konuları daha az görmek istediğimizden önce hangi tavırları görmek istemediğimizi, ortaya koyabiliriz. Benim en çok canımı sıkan, ender de olsa, tartışmanın yoğun bir anında başlayan kişisel kızgınlık ifadeleri, aşağılamalar, büyüklük taslamalar, “sen bunu anlayamazsın”, “sen bunu anlayabilecek donanıma sahip değilsin” anlamına gelebilecek ifadeler ile içinde yaşadığımız toplumun çoğunluk/azınlık farkı olmadan bir bölümünün sahip olduğu değerlere/dünya görüşüne karşı yapılan saygısızlıklar. Bazen hemfikir olduğum kişilerin buna benzer tutumları ile karşılaşınca konudan soğuyorum ve tartışmaya katılma veya devam etme/izleme motivasyonum kalmıyor. Bu platformda tartışılan her görüşü gerektiğinde kendi gerekçelerimiz ile yoğun bir şekilde eleştirebilme hakkına sahip olduğumuza inanmakla beraber, fikrin sahibinin veya savunucusunun kişiliğini hedef almanın, kendimiz böyle bir davranışa muhatap olduğumuz takdirde de benzer üslup ve ifadelere başvurmamızın yanlış olduğunu düşünüyorum. Neticede kişisel kırgınlık, alınganlık ve kızgınlıklara yol açmayacak tartışmaların düşünsel boyutta daha da ileri aşamalara gidebileceğini, katılımcı ve izleyicilere kesin faydalar sağlayacağını sanıyorum. 2-ListEM'deki sizin kendi rolünüzü nasıl değerlendiriyorsunuz? Kendi rolümü, listEM’deki yazışma trafiğini izlemeye hafta sonu hariç günde yaklaşık 1 saat (bazen daha da fazla) ayıran, tartışma konularına fiili katılımı seyrek izleyici bir üye olarak tanımlıyorum. Sevgiler Mehmet Eşigok’79 Pzt 06.06.2005 22:18 |
Ana Sayfa | Etkinlikler | Birikimler | Ülke Gündemi | Biz Bize | Dağar | Siteler | Sanat | Başka Şeyler |