Daha önceki iletimde,
bana göre çok önemli olan "Algı" konusu ile ilgili birkaç şey yazmak
istediğimi belirtmiştim. Gerçekten de gerek iş, gerek siyaset
gerekse de diğer birçok sahada Algı konusu yeterince
değerlendirilmeden yorumlar yapılıyor ve birçoğunda da maalesef işin
bir ucu açık kalabiliyor.
Konuya, son dönemde ilgi odağım olan "e-business" başlığından bir
örnek vererek başlayayım.
Bir süre önce ABD'de yapılan bir çalışmanın sonuçlarını okumuştum.
İnternet'ten alış veriş yapma alışkanlığı olan bir grup katılımcıya,
Internet'te "online" olarak kitap satışı yapan ilk şirketin hangisi
olduğunu sormuşlar. Katılımcıların % 90'a varan bir oranı
Amazon.com demiş. Geri kalanlar da Barnes and Noble, Microsoft ve
Wal-Mart gibi cevaplar vermiş. (Nitekim aynı soru bizlere de
sorulsa herhalde benzer bir sonuç çıkardı.) Halbuki işin aslı öyle
değil...
İnternet'te ilk kitap satışını gerçekleştiren ya da buna benzer bir
uygulamayı farklı bir yöntemle dahi olsa ilk kez gündeme getiren, "Markides'in" kitabından öğrendiğimize göre, Charles Stack adlı
Ohio'lu bir kitapçı imiş. (Ref. 1). Üstelik Ohio'lu Charles 1991
yılında web sitesi adresinin kayıtlamasını da yaptırmış.
Daha sonra İnternet'ten bildiğimiz anlamda kitap satışına başlayan
ilk site ise Michael Powell'ın sahibi olduğu www.powells.com.
Powell kitap satışına Amazon'dan yaklaşık 1 sene önce başladı ve
bugün de devam ediyor. Ancak katılımcıların (müşteriler ya da
seçiciler de diyebiliriz) değerlendirmeleri öyle değil. Söz konusu
gerçek, bilgi ve belgelerle kayıtlı olsa dahi "Algı" gerçeğin önüne
geçmiş. Üstelik ezici üstünlükle...!
Birçok Reklamcı ve Markacının önerdiği gibi "Eğer içinde
bulunduğunuz kategoride gidecek yeriniz yoksa ya da kapılmışsa
kendinize yeni bir konum ya da kategori seçin ve ürününüzü,
markanızı, kurumunuzu,..vb. yeni yerde konumlandırın ve ilk olmanın
avantajını yakalayın." ifadesi, aslında "İlk olduğunuz algısını
yaratın" şeklinde değerlendirilmeli. Nitekim ilk olmak algıya
geçtiği anda, lider olmak, öncü olmak, konumun ya da kategorinin
yöneticisi olmak, taklit edilen olmak, ... gibi bir çok değeri de
beraberinde taşıyor.
Kaldı ki aynı durum, ilk olmanın (en birinci olmanın) yanında en
kaliteli, en iyi, en güvenilir, en demokratik, en en, en, .... gibi
bir çok tanım için de geçerli..
O "Algı'nın" nasıl yaratılacağı ise apayrı bir konu.
Yazımı da sevgili adaşım Adnan Dovan'ın (3902) No'lu iletisinin
son cümlesi ile bitireyim. Altına imza atıyorum:
" Bu durumda, sizin ne olduğunuz hiç önemli değil, ne olarak
algılandığınız önemli veya ne söylediğiniz değil sizi
etkileyebilecek kişi/kurumların ne anladığı önemli.
Özetle, sizin için algı önemli ise algının yönetilmesi gerekir."
Adnan Tokalıoğlu, 76
26.12.2004 11:02
-------
( Ref.1 ) Constantinos C. Markides, Paul A. Geroski, “Fast Second –
How Companies Bypass Radical Innovation to Conquer New Markets” -
Jossey Bass 2004 . |