Orta Doğu Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü mezunlarının bir e-ortamıdır.

Ana Sayfa | Etkinlikler | Birikimler | Ülke Gündemi | Biz Bize | Dağar | Siteler | Sanat | Başka Şeyler  

Arşiv

metu-ie-alumni

Kimlik

Yazışma

Çelik

Turgut Uzer


 

 

Murat, Çelik işinden bahsetmiş, Çelik sektörünün içindeyim, birkaç bilgi/görüş paylaşayım:

ABD, 2001 yıl başında ulusal Çelik endüstrisini korumak amacıyla koymuş olduğu "tariff"leri, geçtiğimiz perşembe günü (04/12/03), yani daha önce anons ettiğinden 16 ay erken olarak, kaldırdı. ABD, hem korumayı koyarken hemde kaldırırken bunu ulusal çelik endüstrisinin selameti için yaptığını ilan etti (gerçi korumanın kaldırılmasını bu argümana dayandırmak için gereken zorlama, yapılan açıklamanın her bir tarafından sırıtıyordu ama, olsun, "seçmene selam, yola devam").

AB ise, "tarriff"in kaldırılmasının ABD'yi "biz de AB'ye mal sattığınız her bir işe "tariff" koyarız haaa!" tehditinin neticesi olarak oluştuğunu beyan etti. Esas itibariyle, "tariff"lerin kaldırılıp kaldırılmaması, Çelik işinde bugün itibariyleki durumu belirgin olarak değiştirmeyeceği gibi önümüzdeki yıl ve ondan sonraki yıllara etkisi de son derece su götürür. Bunu iki taraf da, yani ABD de AB de, gayet iyi biliyor. ABD, pratik anlamda fazla bir işlevi kalmamış olan "tariff"i kaldırıyor, Atlantiğin iki yakası da bu hamleye "seçmenin lehine bir kulp" buluyor. Pratik anlamda, AB de "seçmene selam, yola devam" demiş oldu.

Şu anda dünya Çelik piyasasının sourcing'ini, fiyat hareketlerini domine eden hareket ne ABD'de ne de AB'de. Hareket Çin'de. Ve öyle gözüküyor ki, önümüzdeki üç beş yıl daha (if not more), Çin'deki tüketim artışı, dünya çelik piyasasının oluşmasındaki ilk beş madde olmaya devam edecek.

2002'den 2003'e Çin'deki Çelik tüketimi %25'e yakın arttı. Düşük karbonlu uzun mamullerde ise %30'un üzerinde arttı. 2003'den 2004'e dünya genelinde Çelik'te %6 gibi bir fiyat artışı bekleniyor (bugünlerde "bekleniyor" statüsünden "oldu" statüsüne geçiliyor, 2004'ün bağlantılarının bir bölümü bugünlerde sonuçlandırılıyor). Düşük karbonlu uzun mamüllerde ise fiyat artışı %8 gibi neticelenecek.

Çelik kelimenin tam anlamıyla "ağır" bir sektördür. Esas olarak "ağır" hareket eder, hareket etti mi de bütün her şeye etki edecek kadar "ağırlığı" vardır. Çelik'in hareketinden etkilenmeyen sektör azdır. Çelik gibi "ağır" bir sektörde yukarıdaki paragrafta verdiğim bilgiler son derece "significant"tır, çok büyük bir hareketliliğe işaret eder. Çelik "ağır" olduğu kadar ilginç bir sektördür. İkinci dünya harbi boyunca ABD ekonomisinin katlanmasının arkasında "çelik" yatar.

Kısa vadede Çin faktörünü zayıf (??) dollar ile birleştirince "tariff"lerin neden fazla bir işlevinin kalmamış olduğu daha net anlaşılacaktır. ABD'nin "tariff"leri kaldırması, aynı zamanda ABD yönetiminin dollar'ı zayıf tutmak, en azından kuvvetlendirmemek niyeti olduğunun bir göstergesi sayılabilir. ("Niyet" kelimesini kullanıyorum, çünkü neyin zayıf neyin kuvvetli olacağı tek taraflı bir irade ile oluşmuyor, ABD dollar'ı zayıf tutmaya niyetlenirken AB Euro'yu "iyice zayıf"latmaya kalksa dollar "kuvvetli" olur. Kısa vadede, en azından 2004 sonuna kadar ABD doları kuvvetlendirmemeye çalışacak, AB ise bu konuda ne yapacağını bitmez tükenmez karar mekanizmalarında tartışacak, hiç bir karara varamadan 2004 sonu gelecek gibi geliyor bana. ABD'nin dolları kuvvetlendirmemeye çalışmasına rağmen, "yanlışlıkla" dollar kuvvetlenirse de şaşmamak gerekir.)

Biraz daha orta vadede bakacak olursak, Çelik tüketimindeki ağırlığın dengesinin doğuya doğru kaymasının yanısıra üretimdeki dengede de değişiklikler beklemek bence gerçekçi olacaktır. Çelik üretimi, "ultimately" olarak şu kriterlerin kombinasyonunda kuvvetli olan bölgelere doğru kayacaktır: cevher zenginliği, ucuz ve bol enerji kaynağı(tabii gaz gibi), ucuz personel maliyeti, low ecological concern. (Tabii bütün bu kriterler "relative"dir). Cevher açısından eski Sovyetler Birliği arazisi, Avustralya, Hindistan, Brezilya, ve İran ilk başta sayılması gerekenler. Tabii gazın nerelerde bol olduğu ve nerelerde olmadığı malum, personel maliyeti ve ecological concern kriterleri de epey kendini anlatıyor zannederim.

Uzun vadede ise ne olacağını ancak yukarısı bilir.

Sevgiler
Turgut Uzer '76
[METU-IE-ALUMNI:13832] Judas Economy ....Celik

Ana Sayfa | Etkinlikler | Birikimler | Ülke Gündemi | Biz Bize | Dağar | Siteler | Sanat | Başka Şeyler