Orta Doğu Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü mezunlarının bir e-ortamıdır.

Ana Sayfa | Etkinlikler | Birikimler | Ülke Gündemi | Biz Bize | Dağar | Siteler | Sanat | Başka Şeyler  

Arşiv

metu-ie-alumni

Kimlik

Yazışma

Çalı Arkasındaki Güldal
Biz Bize

Yüz Yüze

Canım Turgut'cuğum ve diğer herkes,

Evet, fena yakalandım! Biz listenin "silent majority"si aslında bencilce bir atalet içindeyiz. Hem izliyor, yararlanıyoruz, hem de bu güzelliğin oluşması ya da devamı için ter dökmemek lüksünü kendimize hak görüyoruz...

Bunun savunulacak bir tarafı yok.

Daha çok bulaşmak istiyor, erteliyorum.. Aslında bizim gibi göreceli olarak kıdemli üyelerin yapabileceği çok katkı var. Bulaşmaktan çekinmiyorum, sadece tembellik ediyorum. Bu vesile ile liste disiplini konusunda bir kaç söz edeyim mi?

Ben listede ara sıra gündeme gelen "regülasyon" isteklerine pek katılmıyorum. Bence bu serbest forum özelliğini bizim liste camiamız kaldırır. Edilen sözler bazen entellektüel özenlilikten bir hayli uzak da olsa onları filtre etmek bana yanlış görünüyor. Bir kurumun kültürü kolayına oluşmuyor. Bu listenin de zamanla bizlere yaraşır bir kültürü oluşacak. Ama bunu ayıklayarak yapamayız. Sevgili Erol (Sayın)'dan bir de bunu beklemek haksızlık gibi geliyor. ODTÜ-EM'liler diye tanımladığımız küme, genel nüfusa kıyasla zaten yeterince ayıklanmış ve aldığı ortak eğitim dolayısıyla yeterince homojen bir grup bence. Bunu daha da homojenleştirip, sonunda adeta kendimizle konuşur duruma gelmek çok anlamlı değil. Kabalıklar ayıplanır, muhatap olunmaz, geçer gider gibi geliyor. Yanılıyor muyum? Görüş farklılıkları ise mutlaka zenginlik olarak görülmeli. Hiç bir zaman (ever and forever) herkes aynı şeyi düşünmeyecek. Bu, insanın tabiatına aykırı. Buna rağmen birbirimizle konuşabilmeyi becermek medeniyetin ta kendisi olduğuna göre, bunu başarmak için çabalamayı denememeli miyiz? Biz bunu deneyemeyecek kadar gergin isek, Türkiye'de başka kimlerden böyle bir şeyi bekleyebiliriz?

Biliyorsunuz disiplin kelimesi "disciple" kelimesinden gelir. Çırak gibi. Daha iyi becerenlere baka baka öğrenen kişi disipline oluyor demek anlamında. Bu da sabır gerektiriyor, her iki taraf açısından da. Yaptırım kolay bir son çare, ama etkin değil.

Öte yanda bir de küstürdüklerimiz var, bir tür "kendini ihraç etmek" zorunda bıraktıklarımız. Onlarsız ne kadar da renksiz (ya da daha az renkli) oluyoruz. En güzel örnek Şenol Tunç'umuzdur.
ABD'de öğrenciyken tanık olduğum bir dalaşma sahnesi hiç aklımdan çıkmaz. Kampusun ortasında farklı görüşten iki grup ögrenci söz kavgası yapıyorlardı. İki küme olmuş, karşı karşıya durmuş ve çılgınca atışıyorlardı. Iki kümenin arasında, hiç kimsenin ileri adım atıp basmadığı 40-50 cm.lik bir şerit oluşmuştu. Bu devam ederken ben Türkiye'den alışkanlıkla ne zaman ve ilk hangi tarafın yumruk-bıçak-vs. aşamasına geçeceklerini beklemekteydim (yıl 1979, burada kulaklarımızın yanından kurşunların vızıldayarak geçip durduğu bir ortamdan gitmişim oraya). Ama o aşama hiç gelmedi. Sonunda diyeceklerini-haykıracaklarını deyip-haykırıp, her iki taraf da o ortadaki şerite eğilip tuu! diye yere tükürüp farklı yönlerde söylene söylene dağılmışlardı. Bu tahammül yeteneği kolay kazanılır birşey olmamalı. Ama bunun için çabalamaya mecburuz.

Hem biz ihtiyarlı-gençli bir grubuz. Gençlerden biri ikisi birbiriyle kapışıp çizgiyi aşınca, ihtiyarlardan birileri çıkıp (ben bunu iyi yaparım mesela), "hoop hoop evladım, terbiyeni takın bakayım, ayıp değil mi,  o senin abin!!" deyiversin be yahu! Şaka bir yana, bu kadar gergin olmamaya çalışalım.

Neyse.. Turgut'cuğum, okul paneli veya başka bir angarya farketmez: Ben seni ne göreve çağırırsam çağırayım, elindekileri bırakıp hemen ve can havliyle bu tarafa doğru koşma da göreyim! Sınıfın "en erkek"lerinden olduğumu sen söyledin, öyle yatırımmış-yürüyüşmüş vbg. bahanelere kulak asmayacağımı da bilmen gerekir. Listede gösterdiğin aktif varlık herkes gibi beni de çok mutlu ediyor. Devam et lütfen.

Herkese sevgiler,

Güldal'76

At 14:23 06.03.2002 +0200, Turgut Uzer wrote:

>Güldal'ı tanımayanlar için tanıtayım: Güldal bizim sınıfın ender hatunlarından biri olup erkekler arası "en erkek" listesinin de en üstlerindeydi.
>
>Güldal bacım!!! Şimdi yakalandın. Demek çalı'nın arkasından listeyi takip ediyordun da hiç sesin çıkmıyordu ha!! Bundan böyle bu listeye arada sırada da olsa bir mesaj atmazsan bir daha sefere beni sizin öğrencilerle  paylaşım toplantısına çağırdığında şöyle bir cevap alabilirsin:
>
>"Güldal'cığım, gelmek isterdim ama biliyorsun, bizim liste üyelerinden Kadri'nin önderliğinde Atlantik ötesi yatırım işlerine yöneldik, alım satım işlerinden vaktim kalmıyor bacım, sen başının çaresine bak".
>
>Veya söyle bir cevap:
>
>"Hakikaten çok isterdim bacım, ancak bizim liste üyelerinden Selçuk'un başlattığı geleneksel yürüyüşü bu sene Izmir-Balikesir arası yapacağız, onun için form tutmam lazım, sabah akşam koşu bantındayım, gelemem."
>
>Tabii ki şaka yapıyorum. Ne zaman emrin olursa oradayım. Ve sen de listeye aktif olarak katıl (ulan!)
>
>Kendine çok iyi bak.
>Sevgiler
>Turgut Uzer '76
>
>
>----- Original Message -----
>From: "Guldal Buyukdamgacı" <bdamgaci@eng.marmara.edu.tr>
>To: <metu-ie-alumni@metu.edu.tr>; "IE Mezunlar" <metu-ie-alumni@metu.edu.tr>
>Sent: Monday, March 04, 2002 3:55 PM
>Subject: [METU-IE-ALUMNI:4105] RE: [Fwd: 3. Sayfa Cocukları]
>
>Teknik bir soru: Turgut'un Tunc'a cevabi bana geliyor da, Tunc'un mektubunu nasil almamis olabiliyorum? Aldi mi simdi beni bir paranoya!!  Mail'imin bir kismini kara delik mi yutuyor?? Bu islerden anlayan arkadaslardan katki bekliyorum. Sevgiler,
>
>Guldal '76

Ana Sayfa | Etkinlikler | Birikimler | Ülke Gündemi | Biz Bize | Dağar | Siteler | Sanat | Başka Şeyler