Orta Doğu Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü mezunlarının bir e-ortamıdır.

Ana Sayfa | Etkinlikler | Birikimler | Ülke Gündemi | Biz Bize | Dağar | Siteler | Sanat | Başka Şeyler  

Arşiv

ListEM

Kimlik

Yazışma

Fork Lift Meselesi

ya da

Türk Mühendisi Çözümü Bulur...


ListEM İmecesi


 
Aşağıdaki fotoğraf ListEMe iki kez geldi. İlkinde muhabbet kısa sürdü. İlgi; daha çok da, pek öyle Türk mühendis 'efsanesi' izlenimi bırakmadığında yoğunlaşmıştı.

Fotoğrafı daha büyük görmek için üzerini tıklayabilirsiniz

11 Ağustos'ta, daha önceki fotoğrafı atlamış olan Erol Sayın yeniden ListEMe gönderince ilk tepki Turgut Uzer'den geldi. Eyüp Öztürk'ün devreye girmesiyle de çok yararlı deneyimlerin aktarıldığı bir süreç yaşandı.

Fotoğrafı daha büyük görmek için üzerini tıklayabilirsiniz. Ama çok daha fazlası, aşağıdaki tartışmada. Adım adım izlemek çok daha zevkli olacağından aynen aktardık:

Erol, sen ListEM üyelerinin hafızasını test ediyorsun galiba. Bu fotoğraf daha önce ListEM'de boy göstermişti diye hatırlıyorum. Yanılmıyorsam Necip (Özbey '76) yollamıştı, hatta üzerinde bir de tartışma olmuştu, foto'nun muhtemelen uzak doğu'da bir yerde çekilmiş olduğu gibi bir görüş ağırlık kazanmıştı. Hazır bu fotodan söz etmişken görüş bildireyim:

Foto, etki alanım içinde bir yerde çekilmiş olsa:

Fotodaki "çözüm"ü üreten her kim ise son derece tehlikeli ve yanlış bir iş yaptığı kendisine ve ilgisi alakası olabilecek herkese bildirilmeli ki bu tip "çözüm"ler bir daha üretilmeye kalkılmasın. Konu bilgisizlikten kaynaklanıyor ise bilgisizliğin derhal giderilmesi gerekir. Bilerek ve isteyerek yapılmış bir marifet ise "çözümü" üreten cezalandırılmalı. Eğer fotodaki "çözüm" bir "mühendis" tarafından üretilmiş ise bu "mühendis"in çalışma ortamına katma değeri sorgulanmalı.

Fabrika ortamının sağlık ve emniyet kuralları "cin"likler kaldırmaz. "Biz yaptık, pekala da oldu, başımıza da bir şey gelmedi" gibi argümanlar ise benzin istasyonunda sigara içmeye benzer, umumiyetle bir şey olmaz...

Bariz şeyler ama yine de söyleyeyim dedim.

Sevgiler
Turgut Uzer '76

Bu fotoğraf üzerine o kadar çok şey yazıldı ki. Ama benim şimdi yazacağım yazılmadı.
İlk ve son bakışta , hatta nereden bakarsanız bakın bu yapılmaması gereken bir is. Buna katılıyorum. Ama gözden kaçan bir noktaya fena halde itirazım var.
Ben iş hayatımın bir bölümünde 3 ay boyunca haftada 7 gün, günde 16 saat boyunca 20 ile 40 ton arası kaldırma gücüne sahip 12 adet forklift ve onların operatörü ile çalıştım ve yaşadim. Ondan sonrada sürekli forkliftler ve fortkliftçiler ile çalıştım. Aşağı yukarı tüm dizel ve elektrikli forklift türleri ve bunlar ile yapılan her türlü güvenli ve güvensiz hareketi tanıyabileceğime inanıyorum.
Ayrıca üniversite hayatımın ilk üç senesini inşaat/makina arasında bir müfredat ile geçirdiğim içinde yapı mekaniğinden az buçuk anlarım.
Uzman görüşümün dayanaklarını açıkladıktan sonra şunu iddia ediyorum: bu resimde güvensiz ve tek bir şey vardır.
Daha kuvvetli olan forklift (sarı renkli olan) aşağı yukarı 20 tonluk bir yükü kaldırabilecek güce sahip. Küçük olan forklifti şasenin altından, küçüğün motor çalıştığında bile kayamayacak ve hareket edemeyecek şekilde aynası (forklift kolları) ile sabitlemiş. Yani küçük forklift kesinlikle hareket edemez, sadece kollarını yukarı doğru kaldırabilir, ki zaten bu yapılmış ve motor durdurulmuş, bunu da turuncunun sürücü koltuğunda kimse olmamasından anlıyoruz. Şimdi turuncu Toyota forklift sabit ise, sabit olmayan ve hareket edebilecek olan tek şey sarı forkliftin kaldırdığı yuvarlak kazan. Bu kazan ise olduğu gibi forkliftin kollarına yüklenmemiş; metal bir paletin üzerine yerleştirilmiş (resmin sağında siyah renkli ve dikey durumdaki forlift kaldırma kolu bloğuna 90 derecelik acı ile geçen gümüş renkli bir dört köşeli, içi boş olan metal konstrüksiyon). Ayrıca kazan sarı forklifte düz olarak değil, ağırlığı forkliftin kollarına gelecek şekilde, içe doğru bir acı ile kaldırılmış, ki bu durumda arkası forkliftin aynasına yapıştığı için kayması ve düşmesi mümkün değil. Sarı forkliftte turuncu forklifti aynı şekilde kaldırmış, dolayışı ile turuncu+kazanın düşmesi mümkün değil. Eh bu sistemdeki hareketli olan turuncu+tek şey, aşağıdaki sarı forklfit, o forklift aynasının açısını dışa doğru değiştirmediği sürece bu "yapı"daki tüm elemanlar tam bir "sabit yapı elemanı" olarak durdukları pozisyonu değiştirmez, sabit sabit dururlar.
Buradaki tek tehlike, olsa olsa, üst katta yere çömelmiş olarak oturan mavi gömlekli adamın (ki kendisi orada boş boş oturmamakta, paletin altının platforma olan mesafesini ve konumunu kontrol etmektedir), kartonların arkasından yukarı doğru bakan adamın üstüne düşmesi olabilir. Buradada kabahatı kartonların arkasında duran adamda bulmak gerekir; resimde fonksiyonel olmayan tek şeyi o yapmaktadır, ortada meraklı meraklı bakmaktadır; orada bulunmaması gerekir. Ortada forklift kullanımı sırasında alınacak standart önlemlere aykırı herhangi bir şey bulunmamaktadır; prosedüre uyulmuştur. Prosedürlerin arka arkaya uygulanması ile ortaya çıkan "yorum" taş gibi sağlam bir uygulamadır; bu yorumu beğenmeyip elemanları işten atacaksanız;
a ) fabrikada o seviyede çalışan bir "crane" yada asansör bulunup bulunmadığını;
b ) bunlar yok ise ayna yüksekliği bu platform seviyesinin üzerinde olan (en azından şöyle bir dört metre kadar var gibi gördüm) bir forklifti nereden ve kaç paraya kiralayabileceğini biliyor olmalı;
c) eğer normal bir iş günü içerisinde değilse, mühendisin o forklifti arayabilecek ve kira parasını ödeyebilecek konumda olduğundan emin olmalısınız.

Eyüp Öztürk 92

Böyle bir çözüm durumu kaçınılmaz işe, ve ben orada olsam Toyota forkliftle beraber iki kişinin de Turuncu forkliftin çatallarının üzerine çıkmasına müsade etmezdim Eyüpcüm. Onların durumu kepçeye binmekten zevk alan işçiler sendromu. Tersanede çalışırken hep engellemiştim. Bu vak'ada orada olmasalar risk daha da azalır...

Necip Özbey 76

Katılmıyorum. Turuncu forkliftin arkasından yukarı doğru bakan kot pantalonlu ve kahve gömlek/tişörtlü adam; kazanın üzerinde durduğu platformun, kazanın çıkarılmaya çalışıldığı platforma göre konumunu kontrol ediyor; bence o adam gerekli.

Sarı forkliftin aynasına yerleşen ve bir kolu turuncu forkliftin içerisine giriyor gibi görünen ikinci adam konusunda haklı olabilirsiniz. Ama o adamda sanki, direksiyonun yanında bulunan ve aynayı yukarı aşağı, sağa sola, ileriye geriye oynatan kollara kumanda ediyormuş gibi görünüyor. Eğer öyle ise onun da orada olması gerekli. Bu arada, fabrikada çalışıp da, elinde olmadığı için bir cihaz kiralama kararını veren/karara onay veren ve patronlarından "ne biçim mühendissin? Elinde şu şu araçlar varken neden bu adamlara para vermeye kalktın? Ödemiyorum faturayı işte." lafını en azından bir defa işitmeyen biri var mı aramızda?

Sevgiler,

Eyüp Öztürk 92

Keh keh, bu konuyu sevdim....
Eyüp demiş ki:
"Bu fotograf uzerine o kadar çok sey yazıldı ki. Ama benim simdi yazacağım
yazılmadı.
İlk ve son bakışta , hatta nereden bakarsanız bakın bu yapılmaması gereken bir
iş. Buna katılıyorum. "
Buraya kadar Eyüp ile hemfikiriz. Buraya kadar hemfikir olup gerisinde nasıl hemfikir olabilemiyor olduğumuzu tam anlayamadım.
Tam anlayamadıklarım bununla sınırlı değil.
Eyüp'ün yaptığı teknik izahatı anlamadım (bu dediğimle dediğimden başka bir şey ima etmeye çalışmıyorum, anlamadığım teknik konular hakkında kötü hissetmeyi çoktan bıraktım), ancak yaptığı izahatın kapsamı ve detayından fortif (Fork Lift'in "fabrikaca"sı) konusunu iyi bildiği izlenimini aldım. Eyüp, anlamadıklarımdan biri şu: eğer yapılan iş senin görüşüne göre teknik olarak doğruysa neden "...İlk ve son bakışta , hatta nereden bakarsanız bakın bu yapılmaması gereken bir iş." ?
Eğer argüman
"Bu arada, fabrikada çalışıp da, elinde olmadığı için bir cihaz kiralama kararını veren/karara onay veren ve patronlarından "ne biçim mühendissin? elinde şu şu araçlar varken neden bu adamlara para vermeye kalktın? Ödemiyorum faturayi işte." lafını en azından bir defa işitmeyen biri var mı aramızda ?" ise benim buna itirazım var. Niye itirazım olduğunu anlatmama gerek var mı bilmiyorum. Konunun yüzeyde görünenden çok daha fazla derinliği olduğunu düşünüyorum. Vinç'lik iş vinç ile, fortif'lik iş fortif ile yapılır. Standart yöntemlerle yapılamayan işler için ise "mühendisvari" çözümler üretilir.
Fotoda görülen iş bana hiç de çok karışık bir iş gibi gözükmüyor. Adamlar aya füze yollamaya çalışmıyorlar, topu topu bir ağırlığı yukarı kaldırmaya çalışıyorlar. Bunun da doğru yönteminin bir fortifi diğer fortifin taşımasının olduğuna, (ben izahatı anlamasam da), kanaat getirmem. En doğru yöntem bu olmasa da, fazla para harcamamak ve/veya vakit kaybetmemek için bu yöntemin uygulandığı ve esasen teknik olarak bir yanlışlık, bir risk olmadığı gibi bir izahata da, (yine anlamasam da), kanaat getirmem.
Fotoda gözüken "çözüm", benim lugatımda "cin"lik. Fabrika ortamının sağlık ve emniyet kuralları "cin"likler kaldırmaz.
...diye düşünüyorum.

Sevgiler
Turgut Uzer '76

Turgut hocam demiş ki:
"Fotoda gözüken "çözüm", benim lügatımda "cin"lik. Fabrika ortamının sağlık ve emniyet kuralları "cin"likler kaldırmaz."
Doğru lafa ne denir?
Galiba Eyüp fikir cimnastiği yapıyor ve yaptırıyor ama bunların doğruyu değiştireceğini düşünmüyorum. Ben eğer o fabrikanın genel müdürü olsa idim o duble "portifi "li (ben de bu sözcüğü Eskişehirde çalışırken bir mühendis arkadaşdan duymuştum...) çözümü icad eden ve uygulayanlar zor saatler geçirirlerdi tabii eğer uygulayabilirlerse.

Selçuk Aytimur 79

Bastır Eyüp.
Ama bir sonraki "çözüm" fotoğrafında üst üste 3 "Fortif" olmalı ona göre...

Necip 76

Doğrusu "forklift" midir, yani "çatallı kaldırıcı"? Fortif mi?
Turkiye'de bir de "karoseri" sözcüğü böyle sorunlu sanırım.

Erol Sayin'79

Erol hocam, dogrusu tabii "Forklift".
"Fortif" de tıpkı
"tubeless" lastiğin "dubles",
"distributor" yerine "disbitör",
"GMC" için "cemse",
"supap" olarak "sibop"
"trailer" yerine "TIR"
ve birçok akla gelmeyen örnekte olduğu gibi telafuzu kolaylaştırılan zanaat erbabının "foklift"i Türkçeleştirmiş hali.
"Karoser" Fransızca kökenli olsa gerek

Necip Özbey '76

Karoser sözcüğü İtalyancadaki "carozzeria" sözcüğünden gelmiş olabilir.

Sevgiler,

Gökhan İzbırak

TU ::::: Eyüp demiş ki:
"Bu fotoğraf üzerine o kadar çok şey yazıldı ki. Ama benim şimdi yazacağım yazılmadı.
İlk ve son bakışta , hatta nereden bakarsanız bakın bu yapılmaması gereken bir is. Buna katılıyorum. " Buraya kadar Eyüp ile hemfikiriz. Buraya kadar hemfikir olup gerisinde nasıl hemfikir olabilemiyor olduğumuzu tam anlayamadım.
EO >>>>Çok basit aslında. Sorun tanımında anlaşamıyoruz hepsi bu. Sizce sorunun tarifi söyle :
TU :::: Fotoda görülen iş bana hıç de çok karışık bir iş gibi gözükmüyor. Adamlar aya füze yollamaya çalışmıyorlar, topu topu bir ağırlığı yukarı kaldırmaya çalışıyorlar. Bunun da doğru yönteminin bir fortifi diğer fortifin taşımasının olduğuna, (ben izahati anlamasam da), kanaat getirmem. En doğru yöntem bu olmasa da, fazla para harcamamak ve/veya vakit kaybetmemek için bu yöntemin uygulandığı ve esasen teknik olarak bir yanlışlık, bir risk olmadığı gibi bir izahata da, (yine anlamasam da), kanaat getirmem.
EO >>>>Benim tarifim ise : 4-4,5 metre yüksekliğe çıkarmam gereken bir kazan ve bu kazanın kontrol ünitesi var. O noktaya ulaşabilecek herhangi bir vinç yada asansör yok. Eğer bu standart yüksekliğe kaldırılacak bir yük olsa idi, bunu kaldıracak araçlara sahibiz, fakat bu araçlardan hiçbiri şu anda istenilen yüksekliğe ulaşamıyor. Diğer yandan biliyoruz ki, elimizdeki araçlardan bazıları diğer araçları yükleri ile birlikte kaldırabilecek kapasiteye sahip.
EO >>>>Turgut beyin konu üzerindeki yorumu ilginç :
TU ::::: Fotoda gözüken "çözüm", benim lügatımda "cin"lik. Fabrika ortamının sağlık ve emniyet kuralları "cin"likler kaldırmaz.
EO >>>> Buna da katılıyorum. Fakat buradaki ortam fabrika ortamı değil ki ? Bir "bakım ve kurulum" ortamı. Yani bir defaya mahsus yapıldığı varsayılan; üstelik gurur kaynakları "imkansız görünen şeyleri gerçekleştirmek ve bunu sağlayacak yöntemleri geliştirmek olan" bakım/kurulum kadrosu ile yapılan ( bu kadronun işinin gücünün prosedüre uymak değil, cinlik peşinde koşmak olduğuna inanmayan nadir gruptan mısınız yoksa?) bir iş.. "Bakım ve kurulum" ortamlarında herşey mübahtır, çünkü işin yapılacağı çevrede üretim faaliyetleri durdurulmuştur. ( Bakımcılar pek ama pek sever üretimi kesmeyi.)
EO >>>> Benim iddiam şu : bu sahneyi görüpte "Çüşşş" demeyecek kimseyi tanımıyorum; sağdan soldan, nereden görürseniz görün. Fakat mühendislik okumuş bir kişi bu lafı ettikten hemen sonra, olayı şematik olarak kafasında yeniden kurmalı; etkileyen kuvvetleri ve momentleri hesaplamalı; gördüğü sahnede statik, dinamik ve mukavemet açılarından bir sorun olmadığını görerek: "Yapılmasa iyi olurdu. Nerede bu işin sorumlusu? Gelecek sefere başka çözüm bulsun" demelidir. Aklına gelen bir çözüm varsa, bunu aktarmalı; eğer denenmemiş ise kendi çözümünün uygulanabilirliğini araştırmalı ve sonuçlarını paylaşmalıdır.
EO >>>> Fotoğrafta gördüğünüz alet edavat ile, sizce bu yük nasıl yukarı çıkarılabilirdi?
EO >>>> Hem bir kere bu araçlara fortif, potif vs diyorsanız siz forkliftler ile tanışmamışsınız demektir. Şimdi size forkliftlerin nasıl isimlendirildiklerini anlatayım:
http://www.still.de/english/products/index.htm adresinde Still şirketinin ürünlerini görebilirsiniz. Grün gruplarını şeçtiğinizde, karşınızda kötü çizilmiş çizgiler içerisinde model numaraları geliyor, bu numaralara tıklarsanız detaylı bilgi alabiliyorsunuz.
Forklift: Elektrikle şarj olan, akülü bir palet taşıma aracıdır. Yük ön taraftada bulunan ayna sistemine bağlı olan iki adet kol üzerinde taşınır. Yük kaldırıldığında sürücünün önü tamamen kapanır. Bu yüzden ya yana sarkarak giderler; yada geri geri giderler. Aynalarla (bunlar forklift değil, araçlarda kullanılan sürücü aynaları) sürücünün önünü görmesini sağlayacak sistemler işe yaramaz. Yük genellikle yerden 50 cmden az bir yükseklikte olacak şekilde kolların üzerinde kaldırılır; depolanacağı yere konulurken yada depolandığı yerden alınırken, kollar yukarı yada aşağı hareket ederek; paleti güvenli bir şekilde alacak şekilde sabitlenir. Hiçbir zaman kollar yüksekte malzeme tasınmaz; inanılmaz büyük bir devrilme ve kaza yapma riski oluşur. Kapalı mekanlarda, 1-2 ton arasındaki paletlerin taşınmasında kullanılır.
http://www.still.de/english/products/index.htm adresinden "electric trucks" linkini seçin. Üstte yer alan "Overview" linkine tıkladığınızda modeller karşınıza gelecek. Örnek : R60.
Dizel: Bunlar her ama her işe yararlar. Yük taşıma kapasiteleri forkliftlerden daha yüksektir; dizelli olduklarından şarjlarının bitmesi söz konusu değildir; elektriklilerden daha yüksektirler. Bunun üzerindeki bir sürücü genellikle orta asyadan gelen atlı süvarilere benzer bir hava ile araç kullanır; her an arkaya dönüp ok atacakmış gibi bir izlenim altında kalırsınız. Forkliftin şarjının bitmesinden bunalan her sürücünün ve departmanın rüyalarını süsleyen bir cihazdır. Açık ve kapalı mekanlarda manevra kabiliyeti çok yüksektir; ama çok gürültülü ve etrafa egzoz gazı yayarak çalıştıklarından kapalı mekanlarda kullanılması problem yaratır; sürücüleri ile bu yüzden sürekli kavga ederim.
http://www.still.de/english/products/index.htm adresinden "IC engine trucks" linkini seçin. "overview" linkine tıklayın. Örnek: R70.
Konteyner yardlarında çalışan 40 tonluk forkliftler olduğunu duymuştum, ama görmedim, bilmiyorum. İki haftalığına 5 tonluk bir dizel kullanan kiralık bir sürücü, "bunlar forklift falan değil. Ah, yardda kaldı dizelim.." diye diye başımızı şişirmiş; ve böyle efsanevi bir aracın varlığından bahsetmişti. Aynı şirketten gelen başka sürücülerde böyle bir aracın var olduğunu teyit ettiklerinden, doğru olduğunu kabul ediyorum.
Yandan Çarklı: Bunun piyasa adı "reach truck"tır; fakat aynaları öne doğru değil, yanlara doğru hareket edecek şekilde tasarlanımıştır. Sürücünün oturma yönünün tasarlanma şeklinden dolayı, sürücü çatallara 90 derecelik bir açı ile oturabilmektedir. Bu sayede sola baktığında hem yükü çok daha rahat görebilmekte; hemde sağa döndüğünde önü bomboş şekilde aracı kullanabilmektedir. Ben sadece elektrikle çalışanlarını gördüm; kapalı alanlarda kullanılıyordu. Normal forkliftlere göre çok daha yükseğe malzeme koyma ve alma imkanı sağlıyor. Daha çok drive-in tarzı depolarda kullanılıyor. ( Drive-in depo başka, bambaşka bir yazı, hatta tez konusu olur vallahi) İnanılmaz hızlı manevra ve dönüşler yapabilen; çok dengeli ve sağlam bir cihazdır. Aküsü biraz daha uzun süre dayanır. en önemli özelliği forklift ve dizel kullanan operatörlerin bu alete alışamammalarıdır; o kadar yavaş kullanırlar ki, sonunda bezdikleri içın eski araçlarını kullanırken görürsünüz onları. En iyi çözüm forkliftçilikten hiç anlamayan genç, atak ve çalışkan birini bulup; "bununla saatte 60 paleti şuradan şuraya nakletmen gerekiyor. Hadi koçum, göreyim seni!" demek ve ilk bir iki gün "Niye olmadı ? Olması lazım. Senin hakkında yanılmadığıma eminim, sen bu işi yaparsın" şeklinde fırça atmak ve gaz vermektir. En geç iki haftada fabrikanın her yerinde eşek arısı hızında uçan, sivrisinek kadar hafif ve etkili ısıran bir araç fink atmaya başlayacaktır. Eğer eski forkliftçileriniz ile devam etmek zorunda olduğunuza inanıyorsanız; yapılacak en iyi ve işe yarar çözüm "Bak, seni bu iş için seçtik, eğitim de verdik. Bütün işleri bu forkliftle yapacaksın, eskisini kullandığını görürsem seni işten atarım" demektir. Aşağı yukarı 40 civarında forkliftçi ile çalışma deneyimim, beni bu sonuçlara ulaştırdı.
http://www.still.de/english/products/index.htm adresinden "stacker trucks" linkini şeçin. "overview" linkine tıklayın. Buradan "driver seated reach trucks"ı (FM ailesi) inceleyin. Örnek : http://www.still.de/english/products/04c_index.htm
Gazlı: bunu henüz görmedim. Ama Still'in ve sitesinde LPG kullanan bir modelden bahsediliyor. Memlekete geldiğinde göreceğime ve adının "gazlı" olacağına eminim.
Forkliftçi: Forkliftten en az 10 kat daha mühim bir şahıstır. Endirek eleman kadrosunda göründüğü ve sürekli "endirek eleman azaltma projeleri" gündemde olduğu için, sayıları çok sınırlıdır; hele biri hasta filan oldu mu yandınız demektir. Forkliftçi denilen kişi, forklift ehliyetine sahip olmalıdır, aksi takdirde iş güvenliği kuralları gereği araç kullanamaz. Forklift ehliyeti almak basittir; belirli dönemlerde düzenlenen 1 günlük bir eğitime katılmak yeterlidir, en son hatırladığımda eğitim bedeli 150 milyon TL idi.
Bunun yanında Still'in web sitesinde görebileceğiniz gibi el tipi elektrikli ve elektriksiz transpaletler ve özel depo cinsleri için kullanılan çeşitli depolama araçları bulunmaktadır. Bunlar konu dışında kalıyor.
Bir de bir başka "ayna" var ki, bunlar forklift kullanılan ortamların vazgeçilmez elemanlarıdır. Bunlar forklift güzergahlarının üzerindeki kesişme noktalarına yerleştirilen, yarım yada yerine göre çeyrek küre şeklindeki metallerdir. Eğer kafanızı kaldırıp, bu aynalara bakma alışkanlığı geliştirmezseniz, iş kazaşına sebep veren kişi siz olursunuz; çünkü bu aynalar size tüm yönlerden gelen cisimleri/araçları/kişileri gösterecek özelliğe sahiptir. İlk iş günümde bir forklift kolu tarafından bacaklarımın kırılmasını yanımdaki yaşlı mühendis, beni geriye çekerek önlemiş ve yukarıdaki aynayı göstermişti. O zamandan, işe her yeni başlayan elemana yukarıdaki aynaları göstermeyi alışkanlık haline getirdim. Yalnız bu aynaların temizliği hep sorun olur, çok çabuk tozlanırlar ve düzenli olarak silinmeleri gerekir.
Sevgiler,
Eyüp Öztürk 92

ideefixe.com'dan yeni getirttiğim Onur Dinçoğlu'nun İnkılap Yayınlarında çıkan Türkçe'de Yabancı Terimler Sözlüğü'ne (508 s.) göre karoserinin aslı Fransızcaymış. Bu sözcükte ilginç olan Türkçedeki kullanılış biçimlerinin çok çeşitli yanlış versiyonlara dağılmış olması. Şehirlerarası yollarda yolculuk yaparken kamyon kasalarına dikkat edin. Çeşitli kentlerimizin sanayi sitelerinde imal edilmiş bu kasaların üzerinde belki on değişik çeşit bulabilirsiniz: karöser, karaser, karaseri, karoser,.... Bu arada forklift konusundaki ayrıntılı bilgiler için Eyüp Öztürk'e teşekkürler. Bizim öğrenciler için de kullanılabilecek çok yararlı bir bilgi demeti derlediği için. Erol Sayın'79

Önce şu bölüm:

".....
EO >>>> Buna da katılıyorum. Fakat buradaki ortam fabrika ortamı değil ki? Bir  "bakim ve kurulum" ortamı....
......."
Fabrika ortamı "üretim"i barındırır ama Fabrika=Üretim değildir (bence). Bu konu EM Sözlük'te de ele alındı. Production=Üretim ise Manufacturing daha geniş kapsamlı bir fonksiyonu ifade ediyor. Manufacturing'e "işletim", "imalat" gibi terimlerden biri veya başkası uygun olabilir.
Fabrika ortamı bir manufacturing ortamıdır, içinde üretim (production) olduğu gibi yapıya göre değişmek kaydıyla bakım onarım, proje, tevsi (installation), yardımcı işletmeler, insan kaynakları, muhasebe gibi fonksiyonlar barındırabilir.
Foto'daki ortam bence bir satış ofisi veya bir banka şubesi veya bir reklam ajansı değil, daha ziyade bir fabrikaya benziyor (belki de bir depo?).

Şimdi şu bölüm:

"....Yani bir defaya mahsus yapıldığı varsayılan; üstelik gurur kaynakları "imkansız görünen şeyleri gerçeklestirmek ve bunu sağlayacak yöntemleri geliştirmek olan" bakım/kurulum kadrosu ile yapılan (bu kadronun işinin gücünün prosedüre uymak değil, cinlik peşinde koşmak olduğuna inanmayan nadir gruptan mısınız yoksa?) bir iş.. "Bakım ve kurulum" ortamlarında herşey mubahtır, çünkü işin yapılacağı çevrede üretim faaliyetleri durdurulmustur. (Bakımcılar pek ama pek sever üretimi kesmeyi.)
........"
Bu kadronun "da" işinin gücünün kendi yaptıkları işe uygun prosedüre uymak olduğuna inananlardanım. Üstelik bu görüşü pratik ile destekleyerek çalışageldim. Profesyonel hayatımın dişe dokunur bir süresi fabrika içi üretim/bakım bölümleri çekişmeleri içinde ve üzerinde geçti. "Fabrika" ortamı bir sanat atölyesi değildir. yaratıcılığa yer vardır ama o yaratıcılık da bir disiplin içinde uygulanır ve başarılı olursa fabrikanın bunu "öğrenmesi" sağlanır. Fabrika ortamında "öğrenerek" ilerlenmezse kaynak kullanımı konusunda rekabetçi konuma gelinemez, gelinmişse korunamaz.
Artık "atölye dediğin dağınık olur", veya "tevsi işinde herşey mubahtır" gibi yönetim anlayışlarının geçerliliğini yitirdiğine inanıyorum (ortalıkta yok demiyorum, malesef halen ortalıkta çoğunlukla bu anlayış var).

Eyüp'ün şu direk sorusunu biraz genişleterek cevaplamaya çalışacağım, çünkü Eyüp'ün sorusunda benim doğru olduğuna inanmadığım bir yönetim şekli "born in" olarak var:

EO >>>> Fotoğrafta gördüğünüz alet edavat ile , sizce bu yük nasıl yukarı  çıkarılabilirdi ?

Yönetim tarzı(kültürü) eğer problemi "bu ağırlık yukarı kalkacak, bunun için ne gerekiyor?" diye bir soruda yansımış olsa, ki bence doğrusu budur, Eyüp gibi konuya teknik yönden hakim arkadaşlar herhalde "bana şu şu lazım" derler, yönetim de bunları employ eder, iş de doğru düzgün yapılır. Ve idda ediyorum ki maliyeti ve etkinliği daha iyi olarak yapılır.

Eğer yönetim, çalışanına "elinde bunlar var, başka alet getiremem, pahalı olur, bu aletlerle bunu yukarı kaldıracaksın" diyorsa bu yönetimin dar görüşlülüğünün (bence) göstergesidir. Talimatı uygulamak durumdaysam herhalde uygularım (idealist değilim, fabrika ortamı idealistleri de kaldırmaz), belki de foto'da görülen "yaratıcılık"la rekabet bile edebilirim, ama yapılan işin teknik olarak yanlış olmadığına kendimi ve başkalarını inandırmaya çalışmam. Hele ki "Bakım ve kurulum" ortamlarında herşey mubahtır," tarzında bir çıkarımı kesinlikle yapmam. Biraz daha uzun vadede ise "yukarıdaki ifadeyle kendini yanılmaz şekilde gösteren bir yönetim anlayışının olduğu bir yer yerine kendime başka seçenekler yaratmalıyım" diye düşünürüm.

Bir analoji ile dediğimi desteklemeye çalışayım: Çorba içilecek. Yönetim size soruyor: "bu çorba nasıl içilmeli?" siz diyorsunuz "bana bir kaşık lazım". Yönetim (veya siz) size kaşığı temin ediyor, çorbayı içiyorsunuz. Çorba "bir kerelik" içilecekse de böyle olmalı, her gün içilecekse de esasen böyle yapılmalı, ancak "çorba içme" prosedürü olacağından her seferinde yönetim "ne lazım?" diye sormamalı (maliyet).
Ancak eğer yönetim "çorba içilecek, elde bıçak var, başka alet edevat temin etmek zor ve pahalı olur, bıçak ile çorbayı iç" diyorsa bu yönetimin dar görüşlülüğünü gösterir. Çorba bıçak ile bir şekilde, etkisiz ve maliyeti yüksek olarak içilir, hatta çorba içerken ağzı kesilen çalışan tedavi görür, iş gücü kaybı olur, ama yönetim bunları görmez ve "kardeşim ben masrafları iyice kıstım, bizimkilere bir kaşık bile almıyorum, bıçak ile pekala idare ediyorlar" diyerek övünür, sonra da "maliyetlerim niye düşmüyor, halbuki kaşık alımını bile durdurdum" diye kafasını kaşır. Bu tabloya bir de işi fiilen yapan çalışanın "aslında çorba bıçak ile içilmemeli ama bıçağın kör tarafını kullandığımdan aslında teknik olarak ortada bir terslik yok" demesi eklenince ben hemfikir olamıyorum.
Abartmıyorum, ben kendisine alyen anahtar alınmadığı için alyen civataları düz ağız tornavida ile açan bakımcı çok gördüm. Daha beteri, bu yaptığının teknik olarak yanlış olduğunu unutmuş, "pekala da iş görüyor" diyenini de çok gördüm. Benzer şekilde prizden elektrik almak için soyulmuş kablo uçlarını direk prize takmanın "pekala da olduğunu" bana analtmaya çalışan elektrikçileri de çok gördüm.

Foto'da görülen iş çok karmaşık bir iş değil gibi duruyor. Kursk'u deniz altından çıkarmaktan daha basit gibi duruyor. Çorba içilecekse kaşık ile içilmeli.

Şimdi ise konuyla ilgili olduğunu düşündüğüm bir genelleme:

Sene 1983 falan, ABD'nin lastik merkezi Akron/Ohio'nun altın çağları (ABD'de Detroit otomobil için ne ise, Akron/Ohio lastik için o'dur), BFGoodrich'in Türkiye masası şefi Polonya asıllı Amerikalı George Wozjick mütevazi bir kamyon büyüklüğündeki sekiz silindirli otomobilini, birlikte alış veriş yaptığımız "Mall"un park yerinden çıkarmak üzere şöför koltuğuna oturdu, ben de yanındaki koltuğa. Park yerini "uçsuz bucaksız" diye tanımlarsam büyük bir abartı yapmış sayılmam. Dört bir yana doğru uzanan park yerinin sınırları ufuk çizgisine yakın. (Daha büyük park yerini Caifornia'da bir yerde görmüştüm, park yerinde transfer için servis çalışıyordu). Park yeri uçsuz bucaksız diyorum, ancak"düzen"siz değil. Her bir yeri, nereden gidileceği, nereye durulacağı falan kalın kalın çizgilerle belirlenmiş. Her on metrede bir koskoca bir tane "Stop" işareti var. Ortalıkta in cin top oynuyor. George, bu "Stop" tabelalarının her birinin önünde literally durarak park yerinden çıktı. Çıkışımız (ben arabayı kullanıyor olsaydıma göre) çok uzun sürdü. George, bir yandan her tabelada duruyor, bir yandan da bu kadar çok "stop" tabelasına bu park yerinde gerek olmadığını bana hararetle anlatıyordu.

Yapısal eksikliği fazla olmayan, düzeni, kuralları tanımlı ve uygulanan ortamlarda bireylerin rol seçenekleri çok geniş değil (ancak toplumda/topluluklarda etkili). Düzen sorgulanıyor ve geliştiriliyor, ancak bireyler genelde düzenin birer elemanı olarak hareket ediyorlar.

Tersi ortamlarda bireyin rol seçenekleri geniş bir yelpaze oluşturuyor. Yelpazenin bir ucunda "böyle gelmiş böyle gider" deyip gevşek düzen içinde her konuyu kendine göre yorumlayarak "uygulamak" var ("karşı şeride geçip selektör yaparak karşıdan gelenlerin yoldan çekilmesini sağlamak" gibi), diğer ucunda ise makul seviyede şeyin doğru çalıştığı bir düzenin "kurulması" var.

Sevgiler
Turgut Uzer '76

Eğer yazışmalarımızı izleyen oldu ise, onlar için faydalı bir sonuca vardığımıza inanıyorum.

Temel olarak yaptığımız şey; çalışma ortamımızda yada yakınlarında bu resimdekine benzer tuhaflıklarla karşılaştığımızda bu durum hakkında neler düşünülebileceğini deşmekten ibaretti.

Bu resim hakkında ne biliyoruz? Hiçbir şey. Bizi provoke eden kısmı başlığında yazan "Türk mühendisi çözüm bulur" ibaresi idi. Bu çözümü geliştirenlerin Türk olup olmadığını yada mühendis olup olmadıklarını bile bilmiyoruz. Resimde mühendis kısmısı olarak basitleştirebileceğim analiz edebileceğimiz bir yapı var; kullanılan yapı elemanları çoğumuzun aşina olduğu elemanlar. Bu yüzden resimdeki yapı hakkında hemem ahkam kesmeye başlayabiliyor ve mantıklı ve gerçekçi yorumlarda bulanabiliyoruz. Resim o kadar yalın ve basit ki; durumu o kadar basit gösteriyor ki; tam bir "case study" çalışması. Ne olayın geçmişi ne de olayı bu noktaya getiren süreç hakkında bilgimiz var.

Bu yapının ortaya çıkmasının bir tuhaflık olduğu konusunda hemfikiriz; ama ben bu yapının ortaya çıkış nedeninin yapıdan çok daha önemli olduğunu düşünüyorum.
Yönetim seviyesinde alınan yada işin gerektirdiği ekipmanın temin edilememesinden (ki bu da sonuçta yönetim kararlarına gelip dayanır) kaynaklanan ve alt seviyedeki çalışanları "cinlik" yapmaya iten bir durum karşısında gösterdiğimiz tepkiler; işin yapılması için gerekli olan koşullar; bizce nasıl olması gerektiğine dair düşünceler; işin teknik olarak yapılmasının doğru olup olmadığı hakkındaki düşüncelerimizi okudunuz. Bunu yaparken, Turgut bey daha üst bir bakış açısından, ben en alta yakın bir bakış açısından baktık.
Yukarıdan aşağıya yada aşağıdan yukarıya bakış açımız; bu işin yapılabileceği ama yapılabilecek olmasının, yapılan işin yanlış olduğu gerçeğini değiştirmeyeceğine dair inancımızı tazeledi.

Bu vesile ile forklift, bakım ve kurulum, yapı statiği, çözümsüzlüğe mahkum bir durumda yapılabilecekler konusunda hakkında iki arkadaşınızın görüşlerini öğrenmiş oldunuz.

Belki bir gün işinize yarar.

Gerçek hayatlarımızda başımızdan geçen buna benzer bizi etkileyen olayları birer vaka çalışması olarak inceleyebilsek; sanırım hepimiz için çok faydalı bir deneyim olurdu. İstanbul toplantılarında tanıştığım 150 küsur liste üyesi ile konuşmalarımda farkettiğim bir şey beni çok etkilemişti: şöyle yada böyle hepimiz aynı yollardan geçiyoruz. Benim iş hayatına başladığımda başımdan geçenleri yeni mezunlar şu anda yaşıyorlar; benim şu anda yaşadıklarımı daha deneyimli üyeler yaşamışlar; benim hayatımın bir bölümünde başımdan geçen bir şeyden çıkardığım dersler benden daha deneyimli olsun yada olmasın benzeri konuda takılıp kalan başkaları için faydalı bir bilgi olabiliyor.

Sevgiler,

Eyüp Öztürk 92

Ana Sayfa | Etkinlikler | Birikimler | Ülke Gündemi | Biz Bize | Dağar | Siteler | Sanat | Başka Şeyler