Orta Doğu Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü mezunlarının bir e-ortamıdır.

Ana Sayfa | Etkinlikler | Birikimler | Ülke Gündemi | Biz Bize | Dağar | Siteler | Sanat | Başka Şeyler  

Arşiv

metu-ie-alumni

Kimlik

Yazışma

Gücün Efendisi

M. Işık Uman (23 Aralık 2001)

Başka Şeyler

Bu fırtınaya kapılmayan yok herhalde... 
Kitabı okuyan da okumayan da, bilim kurgudan hoşlanan da hoşlanmayan da, gerçekçiler de sürrealistler de hepsi bu güçlü fırtınanın rüzgarının etkisine kapıldı.. Sinemalar kapalı gişe, İstiklal Caddesi'nden yürürken kulak misafiri olduğum muhabbetlerde hep aynı "hikaye"... National Geographic'te, gazetelerde, dergilerde... Yüzüklerin Efendisi her yerde.. 
Ben daha gitmedim filme... Ama kitabı defalarca okudum.. Beni tanıyanların da tahmin edebileceği gibi "Yüzüklerin Efendisı" de önemli bir yer tutuyor hayatımda.. Tıpkı Star Wars gibi.. Tıpkı yeni gözağrım Harry Potter gibi.. O yüzden gazetede çıkan her yazıyı okuyorum Yüzüklerin Efendisi hakkında.. TV'deki her belgeseli izliyorum.. Tolkein üzerine olan internet sitelerini tekrar geziyorum... Yüzüklerin Efendisinin gizini açıklayan eleştirmenleri - uzmanları - okuyorum... Sonra da onların fikirlerini kendi "sevgimle" karşılaştırıyorum.. 

O kadar çok yorum var ki yapılan... Star Wars için de Harry potter için de aynı şey.. "Sanat mıymış değil miymiş"den başlayan, "aslında ne anlatmak istedi"'yi sorgulayan bir sürü fikir.. Kimine göre Tolkein 1. ve 2. dünya savaşını yazmıs, kimine göre torunlarına masal anlatırken ortaya çıkartmış, kimine göre Star Wars kapitalist sanatın ve modernite'nin en yüksek eseriymiş, kimine göre Harry Potter insanlara özlemini duydukları çocukluklarını veriyormuş, kimine göre bunların hepsi aslında bu dünya'yı betimleyen hikayelermiş vs vs vs... 
O zaman insan ister istemez sorguluyor, "ben niye seviyorum" bunları diye... Niye kendimi -koskoca 30 yaşına gelmiş bir adam- bu kitapların, filmlerin, onların müziklerinin dünyasında kaybolmuşken buluyorum... Niye boğazım düğümleniyor, eski StarWars'ları izlerken, kalbim hızlanıyor Yüzüklerin Efendisine gidecekken, "Harry Potter'ın filmi iyi olmuş mu acaba" diye niye endişeleniyorum... Niye? 
Geride kalan çocukluğumu mu hatırlıyorum yanlızca.. Evet Star Wars'u ilk çocukken görmüştüm... Hala izlediğim zaman "çocukluğumu geçirdiğim mahallede tekrar top oynayıp ağaca tırmanıyormuşum" gibi geliyor bana.. Ama bir tek bu "hatıra"dan dolayı sevmiyorum bu filmleri... Hala Vader ile Luke ışın kılıçlarını birbirlerine salladıkları zaman heyecanlanıyorum... Belki de Işın Kılıçı ile dövüşenlerden biri benim... ve hala oradayım..
Harry Potter'ı okuduğum zaman lise yıllarımı hatırlamıyor muyum? Hatırlıyorum tabii ki... Birçoğu ile şimdi görüşmediğim sınıfımı, ilk sarhoş oluşumu, ergenlik aşklarını, üniversite sınavlarını hepsini hatırlıyorum... Ama yine de Harry kimsenin görmediği perondan onu okula götürecek trene binerken sanki o trende ben de onun yanındaymışım gibi oluyorum... 

Aslında bu kitap-eser- fantezilerin hepsinin bu dünyadaki bir takım olaylara gönderme yaptığını söylemek bence yapılan en büyük haksızlık. Tabii ki -konusu insan olan herşey gibi- yaratıcıların tecrübelerinden etkileniyorlar, tabii ki bu dünyayı yansıtıyorlar, tabii ki buradakine benzer öykülerden oluşuyorlar ama bu dünyadaki bir takım olaylara mesaj gönderdiğine inanmıyorum ben. En azından ben öyle hissetmiyorum... Peki niye? Bu fantezilerin, bu hikayelerin beni bu kadar etkilemesindeki neden nedir? 
Yüzüklerin Efendisı'ndeki Frodo'nun, Star Wars'daki Luke'un, Büyücüler okulundaki Harry Potter'in hepsinin bir ortak yönü var bence.. O yüzden o kişiler o kadar inanılmaz, o kadar fantastik, o kadar da bize yakın.. 
Yüzüğün tek bir özelliği vardır... ELİNE ALDIĞI KİSİYE GÜCÜN YOLUNU ACMASI... Kayıtsız şartsız, tüm dünyayı ele geçirebilecek bir güç bu... Ve daha da önemlisi yüzüğün sahibini de değiştirecek, onu daha hırslı yapacak, onu kendine bağlayacak, gözünü döndürecek bir güç... Ancak Frodo gibi, Hobitt'ler gibi "hırsı olmayan, hayattan zevk almasını bilen, barışçı, huzur dolu, biraz çocuksu" bir ırkın elinde olduğu zaman bu yüzük zararsız olabilir... Ama tehlike her zaman vardır... Çünkü uzaklarda bir yerlerde gücü güç için isteyenler bir şekilde mutlaka yüzüğün peşine düşeceklerdir. Mutlaka... O zaman yüzüğü tutanın önünde yapılması gereken bir seçim belirir. Ya yüzüğü boşverecek ve kendi huzurlu hayatına devam edecek, ya da zor olanı seçip yüzüğü savunacaktır... Ama yüzüklerin efendisi bize bambaşka bir yol gösterir... Bir üçüncü yol... Yüzük, yani bu sonsuz gücün kaynağı, iyilerin elinde kalsın diye mücadele edilmemelidir. Eğer mücadele edilecekse, yüzüğün YOK EDİLMESİ için mücadele edilmelidir.. 
Ve bunu yapacak kişi kimdir peki? Yüzüğün o andaki sahibi....!!! Bu mücadelelere bu yolculuğa, kendisine ait olan bir şeyi yok etmek için başlayacaktır. Yoksa dünyayı karanlıklar lorduna, yanı yüzüğün orijinal yapımcısına, hırsın, gücün, üstünlüğün gerçek kaynağına teslim etmek zorunda kalacaklardır er ya da geç... O yüzden sorun kökünden çözülmelidir. Güce kimin sahip olacağı, nasıl kullanılacağı değildir önemli olan.. Gücü yok etmektir asıl mesele.... 

StarWars'da kuvveti kullanmayı öğrenen her genç jedi şövalyesinin de önünde aynı seçim vardır. Evreni kontrol edebilecekleri, geleceği yeniden yapılandırabilecekleri bir gücü ellerinde tutarlar... Bu gücü başkalarına korku salarak, kendi hırsları için, kendi iktidarları için, yani bugün yaşadığımız dünyada hepimizin şu ya da bu ölçüde bir parça bulaştığı amaçlar için kullanırlarsa, gücün karanlık tarafına geçeceklerdir... Ya da zor olanı yapıp gücü güç için kullanmayıp aydınlık tarafta kalacaklardır. Hatta babası karanlık tarafa geçmiş olsa dahi, genç Luke'ün önündeki karar her zaman aynı olacaktır. Kaçıp kurtulmakla yahut babası gibi karanlık tarafa geçip tüm galaksiye sahip olmakla, doğru olanı yaparak babasını, son nefesinde dahi olsa, karanlık taraftan çekip almak arasındaki karar.. Bir güce sahip olmakla, gücün insana sahip olması arasındaki ince çizgide yürümekle ilgilidir bu karar... 

...ve Harry Potter.. Okula ilk girdiği gün hangi sınıfa gitmesi konusunda onu kandırmaya çalışan büyülü şapkayla karşı karşıya kalır.. "Güçlü, zeki ve hırslıların yanına yollayabilirim seni... Orada tarihin gelmiş geçmiş en büyük en güçlü büyücüsü olabilirsin...!!!" Harry de zor olanı seçer... Çekeceği açıların büyüklüğünü, aşağılanmaların, dalga geçilmenin tüm riskini üzerine alarak... 
Her karar bir vazgeçiştir... Belki bu yüzden biz bu filmleri bu kitapları birer fantazi olarak nitelendiririz... Bu kararları kendimizin veremeyeceğini bildiğimiz için.. Dünyadaki hiçbir insanın veremeyeceğine kendimizi inandırdığımız için.. Gücü yok etmeyi, güce sahip olmaya tercih etmediğimiz için.. Bu kadar "vaz geçici" olamadığımız için.. Bunun ancak "çocukça bir fantazi" olduğunu düşündüğümüz için.. O yüzden belki de bu filmlerde de, kitaplarda da böyle kararı verenler çocuklardır. Belki o yüzden bu filmler bize "çocukça" geliyordur.. Bildiğimiz için... Çocukken sahip olduğumuz cesaretle, dikbaşlılıkla, doğru bildiği şeyi yapmakla, hata yapmaktan korkmamakla şu andaki olduğumuz insan araşındakı farkı bildiğimiz için.. Çocukken, arkadaşımız, dostumuz bir kavgada 10 kişi arasında dayak yerken dahi annemizden babamızdan işiteceğimiz tüm azara rağmen onu yanlız bırakmadığımız için... Lord Vader'in karşısına dostlarını kurtarmak için ondan çok daha zayıf olmamıza rağmen dikilebileceğimiz için... Okulda Güçlü'lerin değil cesurların sınıfını seçebileceğimiz için.... ve yüzüğe sahip olmaktansa yok etmeyi tercih edebileceğimiz için...!!!!!! 

Ve şu anda bunları yapamadığımızı bildiğimiz için çocukkenki halimizden daha "korkak" olduğumuzu kabul edemiyeceğimiz için... "Hata yapmaktan" daha fazla korktuğumuz için.. KAYBEDECEK DAHA ÇOK ŞEYİMİZ OLDUĞU İÇİN... bu filmler - kitaplar "fantazi ve çocuk" kitapları olmak zorunda...!!!! Geçmişteki kişiliğimizle bugünkü halimiz arasındaki derin boşluğa da heyecanlarımızı, hayallerimizi ve fantezilerimizi koyacağız.. acı verici olsa da o boşluk... 
Hayallerimizde çekeceğiz ışın kılıçlarımızı....
Rüyalarımızda sallayacağız asalarımızı...
ve bileceğiz, kendimiz yapamasak dahi, neyin doğru olduğunu.: 
"YÜZÜĞÜ YOK ETMEK GEREK SAHİP OLMAK YERİNE"... 
Sonra sabah ise gelip çekmecemizi açıp kimse görmeden saklayacağız ışın kılıcımızı...!! Diğer hayallerimizin yanına...

Ana Sayfa | Etkinlikler | Birikimler | Ülke Gündemi | Biz Bize | Dağar | Siteler | Sanat | Başka Şeyler