Orta Doğu Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü mezunlarının bir e-ortamıdır. |
|
Ana Sayfa | Etkinlikler | Birikimler | Ülke Gündemi | Biz Bize | Dağar | Siteler | Sanat | Başka Şeyler |
Kadın Hakları ve
Diyalektik Çağlar Güven |
||
Kadınlar gününde kadınlar ve erkekler için ümit verici gelişmeler yerine kadınların yaşam alanını daha da kısıtlayarak daraltacak projeler gündemde. Kadın-erkek eşitsizliği apaçık sürüp gitmekteyken şimdi de kadının üniversitelerde örtünerek ve örtülerek erkekten gizlenmesini devlet eliyle düzenleme teşebbüsü var. Bunlar özgürlük ve demokrasi adına yapılıyor. Bu gelişmede üstü örtülmüş ama kapanmamış hesapların yeniden açılmasının önemli rolü var, ama sorun bundan daha karmaşıktır. AKP iktidarının muhafazakar kimliğine karşın küresel ekonomik düzeni kabul edip kucakladığı ortada. AKP islami değerler ile piyasa ekonomisinin uygulamaları arasında bir çelişki görmüyor; bu düzenin nimetlerinden muhafazakar sermaye adına pay alma peşinde. Küreselleşme ideolojisi açısından ise muhafazakar değerlerin korunması ve dini farklılıkların sürdürülmesi bir sorun oluşturmuyor; yani görünürde bir sorun yok gibi. Kısaca hatırlanırsa 80’li yıllardan başlayan küreselleşme süreci Sovyet sosyalizminin çökmesiyle modernleşme hareketinin kayda değer son projesi olma özelliği elde etti, sorgulanması zor bir meşruiyet kazandı. Piyasaların gereği yerine getirildiği takdirde herkesin refaha kavuşması mümkün hale gelecekti. Türkiye’de de hükümetler ve muhalefetler bu görüşe katıldılar; piyasa mantığını eşyanın tabiatından gelen bir ortodoksi olarak benimsediler. Bu zihniyetin hala merkezi konum işgal etmesine rağmen 11 Eylül olaylarından beri ortada bir sorun var. En azından islam dünyasında bazı kesimler piyasaların vaadinin hiçbir zaman gerçekleşmeyeceğini adeta hissederek tepkilerini ortaya koyuyorlar. Radikal islam da bu tepki üzerinden topyekün bir modernite inkarına ve geri dönüşe sarılıyor. Bu durum ılımlı görünen AKP hareketine batı ülkeleri nezdinde önem kazandırmakta ve destek sağlamaktadır. Desteğin ilk bakışta özellikle AB kaynaklı demokratlaşma taleplerine kolaylaştırıcı bir ortam hazırladığı görülebilir. Ama öte yandan amaca aykırı düşen gelişmelere de yol açıyor. Örneğin kontrolü kolay olmayan güçlü tarikat hareketleri etkinlik kazanıp yaygınlaşıyor. Neticede ılımlı islamı destekleme siyaseti ile türban ve benzeri konular üzerinden dile getirilen muhafazakar talepler arasında gerginlikler yaşanması kaçınılmaz hale gelebilir.
Bilinen bu durumun kadın hakları ile ilgisi ne? Buna cevap vermek için sanıyorum daha geniş bir perspektife ihtiyaç var. Sadece kadının ezilmesine yol veren değil, günümüzün ana çelişkilerini yaratan süreç, köktenci bir iktisadi rasyonalin neredeyse her alanda yegane söz sahibi olmasıdır. Teknolojide kaydedilen gelişmeler bu alanda alınan karar ve yapılan tercihlerin toplumu derinden etkilemesine yol açıyor. Yirminci yüzyılda iş o duruma geldi ki insan pratiğine ait tercih ve kararların bir çeşit teknokrasinin otoritesine terk edilmesi güçlenerek yaygınlaştı. Birçok alanda karar yetkilerinin teknik mülahazalarla gasp edildiğini; para, üretim ve iktidar ilişkilerinin hakim olduğu dar bir sisteme sıkıştırıldığını görüyoruz. Zamanında Sovyet sosyalizmine de bulaşmış olan bu rasyonal, insanlık pratiğini neredeyse piyasa mübadelelerine indirgeyerek insan olmaya anlam kazandıran tüm yaşam alanını istila etmektedir. Bu rasyonel gerçek demokratik talepler üretmiyor; dile getirdiği özgürlük talebi sermaye birikimi özgürlüğünden öteye gitmiyor. Günümüzde iktisat rasyonali tüm gücüyle hüküm sürerken bir yandan da kendi çelişkilerini doğurmak ve sınırlarını çizmekten geri duramıyor. Nitekim para ve kudret ilişkilerinin yarattığı dünya her yanından alarm vermektedir. Örneğin iklim değişikliğini böyle anlamak gerekir. Piyasa mekanizmasının vadedilen refah optimumuna işaret etme kabiliyetini yitirdiği artık bizatihi piyasa işleyişinde gözleniyor. Bu açıdan bakılınca zengin toplumların mevcut hayat tarzı ve standartlarının sürdürülebilirliği de artık teminat altında değildir. Zengin ülkelerde gözlenen kadın özgürlüğü erkeğinkine yaklaşmış olabilir ama aslında ikisi de tehdit altındadır. Kadın hak ve özgürlüklerini bu çerçevede anlamazsak bir yere varamayız. Gerçek demokrasi ve insanlık onuru değişik mecralarda parça parça yaşanmaz, hayat ancak bütünüyle anlamlıdır. Türkiye’de kadın haklarını tartışırken bu realite gözden ırak tutulmamalıdır; kadının sorunu mevcut düzen çerçevesinde aranacak bir kadın-erkek eşitliğinden yani bir cinsiyet sorunundan ibaret sayılamaz. Sayılırsa kadının dişi olmaktan öteye kimliği inkar edilmiş olur. AKP’nin batı ülkeleri tarafından desteklenir görünen siyasetini de bu bağlam içinde değerlendirmek gerekir. Örtme veya örtünme talepleriyle derinleşen eşitsizlik, sorunun inanç boyutunu oluşturuyor. Ama asıl tayin edici süreç siyasal ve ekonomik boyutta cereyan edecektir. Kadınların mücadelesi topyekün demokrasi mücadelesinden ayrı değildir. Bu mücadelede iç içe geçmiş eşitlik, özgürlük, ekonomik bağımsızlık gibi talepleri savunurken bu kavramları soyutlayarak ayrı ayrı ele almak, birisini diğerinin önüne geçirmek yanlış olur. Hakların ve kazanımların tamamını göz önünde bulundurmak gerekir. Böyle bir tavrı dayatmacılık veya hoşgörüsüzlük olarak nitelendirmek doğru olmaz ve haksızlıktır. Unutmayalım ki toplumlar her şeyden önce çelişen tezlerin çatışmasıyla değişirler. Değişimin ilerlemeye dönüşmesi, tezlerden biri veya diğerinin galip gelmesiyle değil, önceden bilinmeyen bir sentezin ortaya çıkmasıyla mümkündür. Yani türbana karşı çıkmakla türbanın ortadan kalkmasını beklemek tam tamına aynı şeyler değildir. Karşı tavır alırken kimse neticeden emin olamaz. Toplum becerebilirse, yarın hiç bilmediğimiz bir başka sosyal kurgu ortaya çıkar ve başka ufuklar açılır. Ama tezimizi savunmazsak bunlar olmaz. Eğer toplumsal hareketin bir yasası varsa, kanımca budur. Ve inandığımız bir uygarlık varsa eğer, hoşgörü adına tahakküme yeni yollar aramak yeni ufuklar açamaz, bizi o uygarlıktan uzaklaştırmakla kalır. Çağlar Güven |
Ana Sayfa | Etkinlikler | Birikimler | Ülke Gündemi | Biz Bize | Dağar | Siteler | Sanat | Başka Şeyler |