Orta Doğu Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü mezunlarının bir e-ortamıdır.

Ana Sayfa | Etkinlikler | Birikimler | Ülke Gündemi | Biz Bize | Dağar | Siteler | Sanat | Başka Şeyler  

Arşiv

metu-ie-alumni

Kimlik

Yazışma

Okulun Sonlarından ve İş Yaşamının Başlarından

Necip Özbey

 
Bu metinde bir dönem (1975-76) okulun son ve iş yaşamımın ilk yıllarını (1980-81) içeren, ortak yönleri olan anılarımı yazdım. 

Yil 1976, bahar ama kaymış bir güz sömestiri.. "Plant Layout and Design" dersini alıyoruz. 4 sınıf dersi (Biraz sıksam kodunu hatırlayacagım.IE 440?) Hocamız Ekrem Sarısoy ; ciddi bir adam, kolay yüzü gülmez, biraz kasıntı. Kendisinden 2. sınıfta "Introduction to IE" dersi de almıştık galiba.

Bu dersi seviyorum çünkü EM olmaktan memnun olacağıma inandığım konulardan biri. Aklımda hep sıkı bir fabrikada çalışmanın hayali var. Eh şimdi mahsuscuktan da olsa fabrika kuracağız. Ders monoton gidiyor ama esas işimiz her şeyi ile bir bütün yatırım projesi hazırlamak. Sevgili arkadaşım İskender Çayırlı (Nerdedir bilen var mı? 80'den sonra yurtdışına çıktığı dışında hiçbir bilgi alamadık, 20 yıldır) ile birlikte bir ekibiz. Projemiz "Fastening Elements" (yani civata somun) üreten bir KOBİ yatırımı. Oldukça iyi çalışıyoruz. İskender metinleri derliyor. Ben Layout planlarını, gerekli resim ve çizimleri, işin fizibilitesine ait hesaplamaların "computer" işlerini hallediyorum (O zamanlar bütün teknik seçmeli derslerim CS'tan olduğundan ve de teknik resimde iddiali olduğumdan çok severek yapıyorum bu işleri).

Dersin ikinci midterm'üne girdik. Önceki notlarım da iyi sayılır. Ekrem hoca soruları dağıttı, açıklamalar yapıyor. Titizdir, açıklamalar bitmeden kalem oynatılmasından hoşlanmaz. Şu beyaz kontraplak kollu sandalyelerde oturuyoruz. Sorulardan ikincisiyle ilgili açıklamalar sırasında aklıma gelen bir formülü beyaz kontraplak'ın (hadi ona sıra diyelim) üstüne çizittirdim. O sırada kağida yazmamalıyız ya. Neyse sınav başladı. 5 dakika sonra 
Ekrem bey başıma dikilmiş durumda iken kağıdımı şöyle yana itti ve sıra üstündeki kurşun kalemle yazılmış formülü gösterip kağıdıma elindeki kırmızı kalemle bir işaret koydu. Ben "Sorun nedir hocam?" gibi bir itirazda bulundum derhal. "Sen biliyorsun işte" gibilerinden bir laf edip uzaklaştı. Acayip canım sıkkın ve moralim bozuk olarak sınava devam ettim. Neyse sınav bitti. Bana göre fena da geçemişti. Hemen hocanın yanına gidip fazla abartmadan itiraz etmeye ve sıraya sınav başladıktan sonra yazdığım bir formüle kopya muamelesi yapmasına hakkı olmadığından söz etmeye başladım. Bir iki arkadaşın kağıdına da kendi deyimi ile "şüpheli" işareti koymuştu. Direk "kopya" suçlaması değildi ama ne olursa olsun böyle davranışı sınıf içinde haketmediğimizi savunuyorduk. Tatsız şekilde dağıldık.

Sonuçta ciddi bir şey olmadı. Galiba benim ilgili sorunun puanı yarı yarıya kırılmıştı ama ben de Ekrem hocaya kırılmıştım.

Sömestir sonuna doğru projemiz hem içerik olarak, hem de güzel daktilo yazan bir kız arkadaşımızın sayesinde (Nerde o zaman PC, kelime işlemci konforu. Sevgili Özge Kayakutlu'ya az mı daktilo şeridi ikmali yapıp onu okul restoranında yemeğe götürmüştük) format olarak çok güzel olmuştu. Gururla verdik projeyi. Yıl sonunda ben BB İskender BA almıştık. Ekrem hocayla başka dersimiz olmadı, pek de karşılaşmadık bir daha. 
Taa ki askerden dönene kadar...

Yıl 1980. Yılbaşının ertesi günü İzmirde Viking Kağıt ve Selüloz A.Ş. Genel Müdürü Oktay Bora Yağız ile ikinci iş görüşmemi yapıyorum. Oktay bey 25 yıllık iş yaşamımda tanıdığım iyi yöneticilerden en iyisi. Odtü İdari Bilimler BA, Beyrut Amerikan Universitesinde MBA). 
Bu arada 1 hafta önce Petkim Nafta Parçalama Fabrikası inşaatını yapan firmalardan Tekfenin Şantiye CPM-Pert uzmanı makamına iş başvurum kabul edilmiş, yani işim hazır ve rahatım. Ama Oktay beyle o kadar etkileyici bir mülakat yapıyoruz ki kararımı verdim. 
Böyle yönetim anlayışının olduğu Viking'te calışmamın bana çok şey kazandıracağı çok açık. Bunu yüksek sesli olarak Oktay beye de söylediğim zaman "Şimdi de benim sana küçük bir sürprizim var, bağlı olacağın Genel Müdür Yardımcım Ekrem Sarısoy. Senin hocalarından biri değil mi?" deyiverdi. Açıkçası Ekrem beyle ilgili anılarım şöyle bir belleğimden geçince içim biraz buruldu. Bir yönüyle tanıdığım bir kişiyle çalışmanın avantajı da yok değildi. Sonuçta prensip sahibi bir kişi olduğunu biliyordum ve eski hocam idi. 

Ocak 1980 ayının sonunda Deniz Kuvvetleri Komutanlığı KOKOBİ (KOmuta KOntrol Bilgi İşlem) şubede bir süresini Ahmet İzerdem ' 76 ile birlikte yaptığımız (o kidemlimdir) harika geçen askerliğim sona erdi. 1 Şubat günü sabahı kendimi Viking Kağıt'ın Alsancaktaki Genel Müdürlük binasında Ekrem beyi beklerken buldum. 15 dakika sonra ofise girdi, gülerek bana elini uzatti "Takıma hoş geldin, hayırlı uğurlu olsun" diyerek elimi sıktı. İşte o an içime güven ve sevinç dolmuştu. Genel Müdürün yanındaki arşiv yeni oluşturulan Proje Gurubu icin büro haline getiriliyordu. Proje Gurubunun başında Genel Müdür Yardımcısı olarak Ekrem Sarısoy, tecrübeli bir grup sekreteri, Hacettepe'den Kimya Mühendisliğinden Proje Şefi bir arkadaş ve Endüstri Mühendisi olarak ben vardık. Ekrem bey benden 1 ay önce işe başlamıştı. Bu süre içinde fabrikayı tanımıştı. Benimle tamamlandığı söylenen ekip hızla işe koyuldu. Bir taraftan Alsancaktaki arşiv deposunu nasıl etkin bir büro yapacağımızı tartışırken bir taraftan Aliağadaki fabrikada konuşlanacağımız yeri hazırlıyor, merkezle fabrika arasında mekik dokuyor, "2. Aşama Tevsi Projesi"ni gerçekleştirecek yabancı ve yerli proje şirketlerini belirlemeye çalışıyorduk. Ekrem bey birçok konuda hazırladığ dökümanların son halini "Bir de sen göz at, bir hata, sakil birşey var mı bak" diye bana veriyordu beni onore ediyordu. 

2 yıl harika bir uyum ve tempo içinde çalıştık. Finnconsult ve Tümaş'la birlikte hazırlanan kağıt makinasının kapasitesinin arttırılması projesi başarıyla bitirildi ve uygulamaya başlandı. Viking'te neyin yapılmasını düşündüysek Genel Müdürün de desteğiyle %90 gerçekleştirdik. Ekrem hocam bana okuldaki hocalığından 10 misli fazlasını verdi. Viking ilk iş yerim değildi ama bence her yönüyle en verimli ve mutlu calistigim yerlerden biriydi. Ve biz hakikaten TAKIM olmuştuk.

2 sene sonunda Yaşar Holding Viking'e Özakatların %20'lik hissesini alıp ortak olduktan ve Danimarkalıların %60'lık hisselerinin rüçhan haklarını da aldıktan sonra bu holding'in yönetim anlayışıyla uyuşumayacağımızı düşünen Genel Müdür, iki yardımcısı (Ekrem bey de) ve proje gurubundaki benle birlikte 3 kişi sırayla istifa ettik. İşi bıraktığımın ertesi günü kabul edilmiş olan BMC iş başvurumu değerlendirmek yerine özel bir tersanenin Üretim ve Planlama Şefi olarak işe başlamıştım. Çünkü Genel Müdürüm Ekrem Sarısoy'du ve teklif ondan gelmişti. Orada Vikingteki kadar başarılı olamadık ama 1 şilepin denize indirilmesini 
gerçekleştirecek kadar birlikte dayanışma içinde çalıştık. Sonra iş yaşamında yollarımız ayrıldıysa da ara ara hep görüştük ve birbirimize danıştık. 

Ben böyle hocalarımın olmasından mutluluk duyan bir kişi olarak bunları sizlerle paylaştım. 

Ekrem beye yaşamında sağlık ve başarılar diliyorum. 

Sevgilerimle, 

Necip Özbey '76

16.02.2001

Ana Sayfa | Etkinlikler | Birikimler | Ülke Gündemi | Biz Bize | Dağar | Siteler | Sanat | Başka Şeyler