Orta Doğu Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü mezunlarının bir e-ortamıdır. |
|
Ana Sayfa | Etkinlikler | Birikimler | Ülke Gündemi | Biz Bize | Dağar | Siteler | Sanat | Başka Şeyler |
Taze Şarap Konsepti |
||
Geçen ay Fransa'nın Lyon bölgesinde bir kaç gün kaldık. Ve haliyle
vaktimizi Beaujolais bağlarında ve muhtelif restoranlarda
geçirdik. Hava da öyle sıcaktı ki aslına bakarsanız şarap içme ve
şarap-peynir satın alma dışındaki tüm vaktimizi klimalı otelde
Alka-Seltzer içip uyuyarak değerlendirdik. Bir de Brezilya-Türkiye
maçına gittik. BJ şarapları Lyon'un kuzeyindeki bölgede üretilen Gamay bazlı üzümlerden yapılıyor. Söylendiğine göre Fransa'nın diğer şarapları çoğunlukla birden fazla üzümün karışımıyla üretiliyor (kupaj). Kararlı ve istisnasız olarak tek üzümden yapılan şaraplar ise sedece BJ bölgesi şarapları. Bu bir ürün üstünlüğünden ziyade bir pazarlama konsepti. Bildiğiniz gibi Gamay türü üzümler dünya şarapçılığının yıldızlarından değil, nispeten ortalama üzümler. Yaşlandırmaya da müsait değil. Bu durumda, yüz sene önce Eyfel gibi bir sembol yaratmış, Paris gibi doğal güzelliği olmayan bir yöreyi yılda altmış milyon turist çeken bir "şehir" yapmış, Fransa Bisiklet Turu, Cannes film (+reklam) festivali gibi organizasyonlarla başarıyı tüm ülkeye yaymış olan Fransızlar tabii ki BJ şaraplarını pazarlamanın mükemmel bir yolunu bulmuşlar. O da yıllanmaya müsait olmayan bu şarabı taze tüketmek. Her yılın Kasım ayında BJ şarapları piyasaya veriliyor ve taze taze tüketiliyor. Tüm Fransa'da dükkanlar, kafeler "taze BJ geldi" afişleriyle donatılıyormuş. O yılın bojolesini değerlendirmek ise amatör-profesyonel tüm şarapseverlerin bulmaca çözme heyecanıyla katılıp yorum yaptığı bir etkinlik. Heyecan çevre ülkelere de yayılıyor haliyle. Bölgede üretilen şarapların yüzde sekseni yıl sonuna kadar tüketiliyormuş. Düşünsenize, her üreticinin malını satmak için yıllarca beklemek zorunda kaldığı bir sektörde taze şarap diye bir konsept çıkartıyorsun ve para basıyorsun. Koca bir bölge zengin, gelişmiş. Bizim memlekete böyle bir pazarlama vakası yazabilmek için bütün zamanımı ve kariyerimi verirdim. Tabii ki böyle bir pazarlama başarısının esas tatmini arkandaki bir kaç yüz bin mutlu çiftçi ailenin desteği ve sevgisi olsa gerek. Gerçekten de memlekette böyle şeyler yapmalıyız. Köylüyü hükümetten sürekli para talep eden bir pozisyondan çıkarmalıyız ki kişisel olarak benzeri bir-iki bölgesel projeye şu sıralar destek olmaya başladığımı söyleyebilirim. Umarım katkım olur. Her neyse BJ şaraplarını çok beğenmedim ama yine de bizim iyi şarapların çoğundan iyi. Fakat denediğimiz diğer şaraplar var ki of yani. Bu tür sonrasında bizim ülkede şarapçılığın gideceği çok yol olduğuna karar verdim. Kırmızılar dışında havalar sıcak diye bolca da beyaz ve roze içtik. Daha doğrusu buna zorlandık. Fransa'da havalar ısınınca ortalıkta vantilatörden çok buz kovası görüyorsunuz. Ben Türkiye'de neredeyse hiç roze içmem çünkü vasat kırmızı ve beyazların karışımı gibi geliyor. Orada içtiğim rozeler ise resmen kırmızı gibi derinlikli şaraplar. Beyazlar da öyle. Bir başka gözlem de Fransız şaraplarının üzerinde ne tür üzümden yapıldığının yazılmamasıydı. Rehberimiz bunun genel bir durum olduğunu, üzümün değil markanın önemli olduğunu söyledi. Belki de ülkedeki şarap kültürü öyle bir seviyede ki artık üzümünü yazmaya gerek duymuyorlar. Tadan zaten biliyor, bu örneğin Cabernet-Merlot karışımı diye. Her neyse bu biraz daha araştırılması gereken bir konu galiba. Sonuçta iyi bir gezi oldu. Maç da müthiş idi. Bu vesileyle ilk ciddi degüstasyonumu da yapmış oldum ve memlekette üretilen ve geçmişte hakkında olumlu düşündüğüm bir çok şarabı kötü bulmaya başladım. Çook çalışmamız lazım çook! Güven 84.5 Paz 03.08.2003 15:41 [METU-IE-ALUMNI:11490] Fransız şaraplarına giriş |
Ana Sayfa | Etkinlikler | Birikimler | Ülke Gündemi | Biz Bize | Dağar | Siteler | Sanat | Başka Şeyler |