Orta Doğu Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü mezunlarının bir e-ortamıdır.

Ana Sayfa | Etkinlikler | Birikimler | Ülke Gündemi | Biz Bize | Dağar | Siteler | Sanat | Başka Şeyler

Arşiv

metu-ie-alumni

Kimlik

Yazışma

Şartlanmalar

Turgut Uzer

Turgut Uzer

Ofisimin girişinde kıtaların şekilde görüldüğü gibi yerleştiği bir dünya haritası var. Bu harita Avustralyalılar tarafından, kuzey yarımkürelilere bir reaksiyon olarak basılmış ve "Haritadaki yanlışlıklar için özür dilemiyoruz çünkü bu haritada yanlış hiçbir şey yoktur" başlığıyla dağıtılıyor. Öyle ya, Kuzey yönünün yukarıya doğru olması kuzey yarımkürelilerin bir yorumudur, öte yandan Atlantik Okyanusunu ortaya alarak dünyaya bakmak, Avrupalılarla Amerikalıların Dünyaya bakma tarzıdır, bütün dünyanın bu şekilde bakması gerekmez. 

Kuzeyi aşağıya, Pasifik Okyanusunu da ortaya aldığınız taktirde Dünya haritasını yandaki şekilde çizmeniz gerekir ve Avustralya ortada yer alır.

Yaklaşık iki senedenberi ziyaretçilerime bu harita üzerinde küçük ve masum bir test uyguluyorum. "Şu haritaya bak ve ne düşündüğünü söyle" diyorum, son derece ilginç ve düşündürücü cevaplar alıyorum. İlk bakışta bunun doğru bir harita olduğunu algılayan pek olmuyor. "Bu haritada bir gariplik var ama ne?" oluyor uzun bir süre için ilk reaksiyon. Ziyaretçilerimin üzerinde uyguladığım test'in neticesinin esasında toplumdaki şartlanmışlık derecemizin bir ölçüsü olduğunu düşünüyorum. Hepimiz kuzeyin yukarıya bakması gerektiği ve Atlantik Okyanusunun ortada olması gerektiği konusunda birbirimizi şartlamışız.

Daha da ilginci, ben bu haritaya neredeyse her gün bakmama rağmen Türkiye'nin üst tarafında Akdeniz'i, alt tarafında Karadeniz'i, sağ tarafta İstanbul'u ve sol tarafta Van Gölü'nü görmeye halen alışabilmiş değilim.

Şartlanmakla görüş açımızı daralttığımız, objektivitemizi ve yaratıcılığımızı sınırladığımızı bilmemize karşın şartlanmamayı pratikte sağlamak hiç de kolay değil. Ne yazık ki globalleşme de bize bu konuda yardımcı olamıyor. Hatta tam tersine, globalleşme neticesinde insanın ulaşabileceği bilginin çok fazla arttığı, ancak insanın işleyebileceği bilgi aynı hızla artmadığından insanların kendini daha da fazla şartladığı şeklinde düşünenler bile var.

Her fabrikanın olduğu gibi bizim fabrikamızın da dış giriş kapısında kocaman bir tabela var, üzerinde şirket ismi yazıyor. Fabrikamız 12 senelik ve hatırladığım kadarıyla kuruluştan beri bu tabela vardır. Geçenlerde önüme bir satınalma isteği formu geldi, dış kapı'ya şirket ismi yazan tabela satın alınmak isteniyor. (Ara açıklama: Biz üst düzey yöneticiler, önümüze gelen satınalma istek belgelerinde satınalınması istenen malzemelerin ne olduğunu çoğunlukla anlamayız, ancak anlamadığımızı belli edemediğimizden birşey soramadan imzalarız. Nadiren anladığımız birşey geldiğinde ise fırsatı kaçırmaz, hakkında soru sorarız.) Derhal ilgili çalışma arkadaşımı aradım ve "Kapıda bir tabelamız var, neden ikincisini alıyoruz?" diye hesap sorarak üst yönetimin kontrol fonksiyonunu yerine getirdim, "Kapıdaki tabela yaklaşık dört ay önceki fırtınada düşerek tamir edilemeyecek derecede hasar gördü, o zamandan beri kapıda tabelamız yok" şeklinde bir cevap aldım. Aldığım cevabın doğru olduğunu hissederek, ancak inanmak istemeyerek fabrika dış kapısına gittim ve acı gerçeği gördüm: tabela yoktu. Ben, bu şirketin Genel Müdürü, şirket faaliyetlerini yönetmek üzere neredeyse hergün keskin ve kartal bakışlarla bu kapıdan giren ben, koskoca tabelanın olması gereken yerde olmadığını aylar boyu farketmiyordum. Kendi şartlanmışlığıma gülerek fabrika'dan sorumlu pozisyon olan İşletmeler Direktörü çalışma arkadaşımın ofisine gittim. İsmet'e "Bizim dış kapıda şirketimizin ismi yazan tabela var değil mi?" dedim, "Tabii var" dedi.

17/06/1999

(Milliyet İK ekinde yayınlandı)

Ana Sayfa | Etkinlikler | Birikimler | Ülke Gündemi | Biz Bize | Dağar | Siteler | Sanat | Başka Şeyler