12 ve 13 Haziran'da Fransa'nın Le Mans şehrinde geleneksel 24 saatlik otomobil yarışları yapıldı. Kategorisinde en ünlü klasik olan bu yarış, Cumartesi saat 16:00 da başlıyor, otomobiller yaklaşık 13 km.lik bir parkurda pazar günü 16:00'ya kadar yarışıyorlar. Her bir aracın üç pilotu var, nöbetleşe aracı kullanıyorlar. Bu sene yarışı kazanan araç 24 saatte yaklaşık 360 tur attı, yani ortalama saatte 195 km.lik hızla 4500 km.'yi aşkın yol yaptı.
Otomobil üreticileri için çok önemli bir reklam unsuru olan bu yarışa Mercedes, bu sene özel olarak hazırlanan üç araç ile katıldı. Cuma günü antrenman turlarında bu harika Mercedes'lerden biri düzlükte havalanır gibi oldu ve kısa bir atlayıştan sonra dört tekeri üzerine indi. Mercedes ekibi aracı incelemeye aldı ve herhangi bir aksaklık bulamadı, konu anlaşılamadı ve yarışa hazırlık devam etti. Cumartesi günü yarışın başlamasına yarım saat kala ısınma turlarında aynı Mercedes düzlükte tekrar havalandı, bu sefer ters döndü ve çatısı üzerinde durdu. Üstelik bu olay bir gün önce arabayı havalandıran pilotun başına geldi. Mercedes kampında yine bir hareketlilik yaşandı, ayaküstü toplantılar, incelemeler, ancak yine bir bulgu yok. Yöneticiler "muhtemelen bu araçta anlaşılamayan bir sorun var" sonucuna varıp çatısı üzerine dönen aracı yarıştan çekip kalan iki araçla yarışa katıldılar.
Yarış başladıktan bir saat kadar sonra pistteki iki Mercedes'ten biri düzlükte yaklaşık saatte 300 km sürat ile ilerlerken kelimenin tam anlamıyla "havalandı". Önce aracın burnu yerden kesildi, sonra aynen bir uçak gibi araba "uçtu". Öyle düzgün bir kalkıştı ki eğer aracın tahriki tekerlerden değil de jet motoru ile olsaydı sanki bayağı düzgün uçacak gibi gözüküyordu. Ancak öyle olmadı, arka tekerlekler yerden kesilince tahrik durdu, belki on-onbeş metre yükselen Mercedes havada geriye doğru defalarca takla atarak pistin yanındaki ormanın üzerinden uçtu ve ağaçların tepesine, oradan da yere indi. Şans eseri olayda can kaybı ve ciddi yaralanma olmadı. Mercedes ekibi derhal kalan aracı da yarıştan çekti, Mercedes için bu yılki Le Mans yarışı bitti.
Yukarıda özetlemeye çalıştığım olaydan bir takım sonuçlar çıkartmaya çalıştım. İşte sonuçlar:
- Bu aracın tasarımı yapılırken teknik kökenli insanlarla üst yönetim mensubu, dolayısıyla her şeyi, tasarım dahil, uzmanlarından daha iyi bilen insanların çatışmasını görür gibiyim. Yerde kalması gereken bir aracı uçması gereken bir araç kadar fütutursuzca uçuracak bir tasarım hatası, ancak böyle bir çatışmanın ürünü olabilir. Üst
yöneticilerin her konuyu diğerlerinden daha iyi bilme mecburiyetini kanıksamaları sadece kendi karakter yapılarından kaynaklanmamaktadır. Bu düşüncenin oluşmasında çalışanların katkısı büyüktür. Üst yöneticinin her fikir beyan ettiğinde ona hak veren, ileri sürülen fikrin ne kadar dahiyane olduğunu her seferinde söyleme gereksinimi duyan çalışanlar, sonunda hakikaten her düşündüğünün ve söylediğinin doğru olduğunu düşünen üst yöneticileri yaratmaktadır.
- Risk almak, iyi yöneticiliğin gereklerinden biridir. Ancak unutmamak gerekir ki yöneticilikteki birçok unsur gibi risk almak da "ne kadar çok alırsan o kadar iyi" derecesinde uygulanacak kadar tek yönlü değildir. Yönetim kitaplarında ve eğitimlerinde "risk alma"nın gerekliliğine çok değiniliyor ancak fazla risk almanın kritik düzeyde kötü sonuçlara yol açacağına pek fazla değinilmiyor. Bunun sonucu genç yönetici adayları belki de fazla gözü kara olarak hazırlanıyor. Yukarıdaki olaya bu açıdan bakarsanız büyük bir kaza, geliyor olduğunu haykıra haykıra gelmiş ve sadece şans eseri olarak can kaybına neden olmamıştır. Mercedes ekibi oluşan riski daha objektif tartabilseydi bu potansiyel facia önlenebilirdi. Yönetimde oluşan problemlere bütün olasılıklarla yaklaşmak, bazen sadece bekleyerek (pasif kalarak) zaman faktörünü devreye sokmak, bazen de geri adım atarak riski düşürmek gerekir.
16/06/99
(Milliyet İK ekinde yayınlandı)
|