Orta Doğu Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü mezunlarının bir e-ortamıdır.

Ana Sayfa | Etkinlikler | Birikimler | Ülke Gündemi | Biz Bize | Dağar | Siteler | Sanat | Başka Şeyler

Arşiv

metu-ie-alumni

Kimlik

Yazışma

Helikopter ve Bilgisayar
Hazır Eğitim Projesi

Subject: [METU-IE-ALUMNI:6399] Righteousness exalts a nation, but lie is a reproach to any people!
From: Murat Erdin
Date: Fri, 26 Jul 2002 17:13:49 -0700 (PDT)

Dostlar,

Hürriyet gazetesinin haberine göre ABD ye öyle bir çalım atmışız ki, bizim ne kadar iradeli, güçlü, ve kimseye mihnet etmeyen yüce bir Millet olduğumuzu şok olarak bir kere daha anlamışlar. Bu yüce işi yapanlar "Her türlü takdirin üstündedir". Ne olmuş, nasıl olmuş? demeyin. Neler oluyor hayatta. Türkiye American Bell-Textron firmasına dersini verdi ve fiyat kırmadığı için 4 Milyarlık helikopter ihalesini Rus-Israil ortaklığına vermek üzere görüşmelere başladı.

Önce bu yazıya attığım konu başlığına bir bakınız. Sonra Türkiye’nin yaşam kalitesi açısından dünyada 85inci (173 ülke içinde) olduğu gerçeğini hatırlayınız. Daha sonra aşağıdaki şiiri okuyunuz. En son olarak da bana birisi söylesin ne olur nasıl olur böyle birşey arkadaşlar. Nasıl hesap bu, nasıl kitap bu, nereden geliyor bu paralar? orada gerçekten kriz var mı? dalga mı geçiliyor? Ne oluyor yaw Allah aşkına. Lütfen bu durumu birileri değerlendirip, bir şeyler söylesinde anlayalım.

Öpüldükçe bu levs-alud etekler,
Bükülmez bir zaman hain bilekler,
Dualar, hüsn-i niyetler, dilekler
Şifa bahşolmadı gitti emekler
Bu Milletten beka her kim ki bekler
Güler ahvaline itler, eşekler.

Bakan müstakbele, maziye, hale,
Görür mahkumdur Millet zevale,
Girer zanneylemek mızrak çuvale,
Teşebbüs etmedir emr-i mühale.
Bu Milletten beka her kim ki bekler,
Güler ahvaline itler, eşekler
 

Subject: [METU-IE-ALUMNI:6410] Re: Righteousness exalts a nation, but lie is a reproach to any people!
From: "Nezih Yasar"
Date: Sun, 28 Jul 2002 23:27:14 +0300

En anlamadığım konular parayla ilgili olanlardır. Bununla asla övünmüyorum. Fakat ne kadar çaba harcarsam harcayayım; bir sonuca ulaşamıyorum.
Neler olup bittiğini açıklamak için değil; bunu anlamadığımı açıklamak için yazıyor olmamdan kim mutlu olacak bilmiyorum, ama durum budur.
Türkiye; 10 yıldır; Dünya Bankasının en büyük eğitim projelerinden birini yürütüyor. Binlerce okula bilgisayar laboratuvarları kuruldu. 200.000'e yakın öğretmen bilgisayar eğitiminden geçirilmis, binlerce okulun öğretmen odalarına internet baglantısı sağlanmış, vb. Sözü edilen bilgisayar laboratuvarlarındaki bilgisayarların ciddi bir bölümünün bugünkü yazılımlara uyum sağlayabilecek durumda olmamasını ve üzerinde çalışacak eğitim yazılımlarının bulunmamasını bir kenara koyalım; hala tüketilemeyen paranın büyüklüğü; 300.000.000 $ (yazıyla; üç yüz milyon dolar).
Dünya Bankası, bu projenin ikinci bölümü için öngörülen ikinci 300.000.000 $'lik bölümü de onaylamış.
Hikaye burada bitiyor. Çünkü eğer bir sıfır hatası yoksa; söz konusu helikopter ihalesindeki rakam 4 milyar $.
Ben anlamıyorum.
Parayla ilgili bir çok seyi anlamıyorum. Çünkü gerekli bütün değerleri birlikte vermiyorlar. Bunun gibi yüzlerce noktada sorunum var. Fakat sorunu basitleştirip yukarıda bir bölümünü sordum diye umuyorum.
Bir anlatan çıkarsa ben de mutlu olacağım.
Bu helikopter ihalesi kaç yıllık bir dönemi kapsıyor? İş helikopterle bitiyor mu? Sonunda, bir vergi mükellefi olarak benden helikopter için ve okul için istenen nedir? Helikopter için isteyen ile okul için isteyen arasında bir fark var mıdır? Oy vereceğim gün; bu farkı yansıtmak istersem yansıtabilecek miyim?

Gördüğünüz gibi; iki adım daha atınca, sadece para ile ilgili şeyleri değil; daha bir çok şeyi anlamadığım ortaya çıktı.

Olsun! Şairin dediği gibi; “ne kadar yalansız yaşarsak, o kadar iyi.”

Kolay gelsin.

Nezih Yaşar
 

Subject: [METU-IE-ALUMNI:6427] Re: Righteousness exalts a nation, but lie is a reproach to any people!
From: Cemalettin Nuri Tasci
Date: Mon, 29 Jul 2002 13:43:05 +0300

Bunu daha önce anlatmış olabilirim. Tekrarsa bağışlayın.

Daha sonra birlikte çalışağaım kamuoyu araştırma şirketi sahibi delikanlı, birgün aradı ve Cumhurbaşkanı Özal'dan randevu aldığını, benim de adımı verdiğini söyledi. Onun derdi "ne olursa olsun bir iş" almaktı. Benimse her hangi bir derdim yoktu, ama mecburen gitim. Hoş bir sohbet oldu. Derken konu bilgisayar destekli eğitime (BDE) geldi. Özal bu projeyi "şahsen" çok önemsiyordu ama --eğer doğru anladıysam-- eğitimin kalitesini artırmak filan gibi bir kaygıyla değil de, Türkiye'ye bilgisayar teknolojisi alanında yabancı yatırım çekmek amacıyla.. Ben de "yağcılık kontenjanı"ndan "Sayın Cumhurbaşkanım.." dedim, "..bu BDE konusunda yapılan harcamalar medyada abartılıyor. Türkiye'nin bilgisayar çöplüğü olduğu filan söyleniyor. Şu kadar bilgisayar alındı, şu kadar 'courseware' (öğretici yazılım) ürettirildi, şu kadar sınıf tefriş edildi, şu kadar öğretmen yetiştirildi. Bütün bunların maliyeti bir tek helikopter bile etmiyor."

Ben Özal'ın beni "alnımdan öpeceğini" (!) beklerken, onun suratı karardı. Görüşmeyi bir an önce bitirmek istediğini jestleriyle belli etti. Biz çıktık. Dışarıda arkadaşlardan sıkı bir fırça yedim: "Ulan sırası mıydı helikopter lafı etmenin?" Bir mana veremedim, açıkladılar. Meğer helikopterlerin alımında da bizatihi Özal müdahil olmuş. Fransa parlamentosunun "Ermeni soykırım tasarısı"nı onaylamaması için, bir tür "rüşvet" kaleminden.. Meğer biz bu helikopterleri almakla Fransız TV'lerinde birinci haber olmuşuz: "Türkiye, Fransa'nın batmakta olan 'aerospace' endüstrisini kurtardı" kabilinden. Kendi payıma, bir çok bakımdam çok öğretici bir tecrübeydi.

Nezih'in sözünü ettiği 300 milyon dolar, taa 1991'de (ya da 1992'de) çıkmış bir kredidir. Türkiye bu krediyi uzun süre kullanmadı. Kullanımı geciktirmekle --eğer Ankara dedikoduları doğruysa-- çok zarar etti. (Ben de --Nezih gibi-- paradan anlamadığım için, bu dedikoduların doğruluk derecesini bilmiyorum. Kullanılmayan kredinin faizi filan gibi şeylerden söz ediliyor.) BDE konusunda yıllarca, MEB'e --gayrıresmi-- danışman olarak, bir akademisyen olarak, üniversitede ilgili birimin kurucusu ve yöneticisi olarak, bir uygulamacı olarak ve daha sonraki dönemlerde de bir girişimci olarak yer aldım. Yani oynamadığım hiç bir rol kalmadı diyebilirim. Ve bu konuda söylenmesi gereken çok şey var. Ama Nezih'in kastı herhalde bu değil. Nezih'in kastettiğini zannettiğim hususa geçmeden önce şuna işaret edeyim: Türkiye eğer 1991'e kadar izlediği stratejisiyi izleseydi, bugün, BDE konusunda dünyanın en önde gelen ülkelerinden biri olabilirdi. Yani elbette "sistem tasarımı" ve "courseware" anlamında..

Nezih'in işaret ettiği hususta iki noktaya dikkat çekmek istiyorum:

Birincisi, eğitimde bilgisayar kullanımı, bütün dünyada, bilgisayar alanındaki yatırımcıların lobi faaliyetleri ile yürüyen bir iştir. Mesele eğitimin kalitesini artırmak değil, bilgisayar ürünleri için devasa bir pazar açmaktır. Bilgisayarların muazzam bir eğitim potansiyeli taşıdığını düşünüyorum ve bu potansiyelin realize edilmesinin dünyayı değiştirebileceğine inanıyorum. Ama bu alandaki gelişmelerin öğrenci, veli, bürokrasi, akademi vs gibi çevrelerin "çekme"siyle değil, sektörün "itme"siyle meydana geldiğini söylemeye çalışıyorum.

İkincisi, "helikopter alımı" filan gibi faaliyetler genelde ne iktisadi ve ne de hatta askeri faaliyetler değildir, "politik" faaliyetlerdir. Arkalarında --genellikle-- çok başka hesaplar vardır.

Bitirmeden önce bir de "hatırlatma" yapayım. 300 milyon dolar, Dünya Bankası'nın bu tür bir proje için vermeyi göze aldığı paranın yanında "devede kulak"tır. Bunun Dünya Bankasının Türkiye'den sorumlu en tepedeki adamından ve sektör yetkililerinden "doğrudan" alınmış bir bilgi olduğunu belirteyim. Eğer Türkiye doğru dürüst bir projeyle Dünya Bankası'na gitse ve misal 6 milyar dolar istese, bu parayı rahatlıkla alabilir. Böyle bir proje geliştirmek de zor değil. Peki neden istenmiyor? Kim istemiyor? Merak eden varsa tartışırız.

Sevgiler

Cemal

Cemalettin Bey,
Ben merak ediyorum.
Her türlü ülke kurtarma muhabbetinin sonucunda eğitimin çözüm olarak görüldüğü bir ortamda daha da ilgi çekici ve merak uyandırıcı sorular bunlar.
Tamer 01

To: "EM Mezun" <metu-ie-alumni@metu.edu.tr>
Subject: [METU-IE-ALUMNI:6439] DBna Egitim Projesi
From: "Nezih Yasar"
Date: Mon, 29 Jul 2002 22:15:17 +0300


Cemal; cesaret ve ilham verici büyük bir laf edince Righteousness ile başlayan uzun başlığı değiştirip -Tamer'den aldığım gücü de arkama alıp- bir öneride bulunmaya karar verdim.

Laf şuydu: Eğer Türkiye doğru dürüst bir projeyle Dünya Bankası'na gitse ve misal 6 milyar dolar istese, bu parayı rahatlıkla alabilir. Böyle bir proje geliştirmek de zor değil. Peki neden istenmiyor? Kim istemiyor? Merak eden varsa tartışırız.

Öneri de şu: Cemal bize, 6 milyar doların ipuçlarını versin. Kafamız yatarsa, bu projenin geliştirilebilme şansını tartışalım. Buna da kafamız yatarsa, bu projenin gerçekleştirilmesi için neler yapabileceğimizi belirlemeye calışalım. İstemeyenleri ve istemeyecekleri devre dışında bırakabilecegimize de güvenirsek, ciddi bir projenin ateşleyicisi olma gururunu yaşama şansımız da olabilir.

Denemeyi göze alacak olanlar...
Önce Cemal...

Kolay gelsin.

Nezih Yasar

Cemal'in Yanıtı

 

Ana Sayfa | Etkinlikler | Birikimler | Ülke Gündemi | Biz Bize | Dağar | Siteler | Sanat | Başka Şeyler