Cemalettin bir yazısında
EAL (Eskişehir Anadolu Lisesi) ile KAL (Kılıçoğlu Anadolu Lisesi)ni
kıyaslayarak geçici olarak KAL rekabette öne geçse de uzun vadede
EAL'nin rekabet avantajı olduğunu ifade etmişti, veya ben böyle
anlamıştım.
İş hayatımda reklam bütçesi ile ilgili sorumluluğu taşıdığım dönemde
yapılan reklam ve marka harcamalarının iki tür etkisi olurdu.
Yapılan harcamanın bir kısmı kısa vadeli ticari sonuçları etkilerken
bir kısmı ertelenmiş etki ile marka yatırımına dönüşürdü. Bu
dağılımı şirketler belirli ölçülerde planlayabilirler veya
yürüttükleri kampanyanın sonucu olarak karşılarına çıkmaktaydı.
İnsanların pek çoğu satın alma tercihlerinde büyük oranda geçmişte
maruz kaldıkları marka baskılardan etkilenmektedir, yanı marka
yönetiminin içinde ertelenmiş gücün ciddi bir alan olabileceğini
düşündüm.
Sistem dersinden hatırladığım kadarı ile şartları iyi değerlendirmek
kaydı ile bilginin taşınabilirliği ilkesini düşünerek, bu işleyişin
inertia kavramına çok benzediğini kabul ettim. Google’a acaba “brand
inertia” gibi bir şey var mıdır diye sordum.
Vay be, gerçekten de böyle bir şey varmış, ve marka yönetimi
konusunda özellikle dikkat edilmesi gereken hususlardan birisiymiş,
çünkü kısa vadede inertia etkisi şirketleri “ben neymişim be abi”
havasına sokarak gevşetir ve logaritmik düşüş başladığında artık
pisti pas geçme şansınız kalmayabiliyormuş.
Bu arada Sinan uyarmadan ben söyleyeyim, Google LSY'ın (listeye sık
yazanlar) yazılarından seçtiğim en anlaşılmaz ifadeler için bile
inanılmaz bağlantılar getiriyor ve ben şaşıyorum.
Sevgiler,
Adnan DOVAN
13.12.2004 00:47 |